11 KASIM ÖĞLEDEN ÖNCE 1985 DIŞKAPI ANKARA TEDAVİYE DİRENÇ

Cuma günü mesaiden sonra çıkmış olduğum 1200 kilometrelik hafta sonu İzmir seyahatim sırasında hiç durmadan mesaiye döndüğümde olabilecekleri öngörmeye çalıştım. Seçenek çoktu ama kaygılıydım. Pazartesi sabah yorgun, gergin ve uykusuz bir halde mesaiye başladım. Kapıda bir personel karşıladı. Neler olmuş neler. Hastane ağzına kadar doluydu. Saat 9'da Bütün personel iş başındaydı. Herhalde benim başıma neler geleceğini merak etmişlerdi. İnanılır gibi değildi. Saat 9.30 da başhekim vekili teşrif etti. En azından hastane, ilk defa mesaide ful kadro iş başındaydı. Personel bir taraftan pazartesi gelen kadınlardan örnek alırken, hemşirelerimle  hastaların sabah vizitine çıktım. Başhekim odasına çağırmıştı. Hasta viziti yapıyorum, bitince gelirim diye haber gönderdim. Hastalara,yatakları başında tedavi ile ilgili bilgiler verdim. Hemşirelerden yaptıkları tedavi ve ile ilgili bilgiler aldım. 3 günlük tedavileri öğleden sonra tamamlanmış oluyordu. Çıktıktan sonra alınması gereken önlemleri anlattım. Hastalar çok öfkeliydi. Fakat sağlık karnelerine kırmızı kalemle yazmış olduğum teşhisler etkisini göstermişti. O teşhisler konulduktan sonra, tedavi olmadan, hiçbir şekilde çalışamayacaklarını anlamış ve duruma razı olmuşlardı. Zaten öğleden sonra çıkacaklardı. Öğleye doğru visit bitti. Başhekimin odasına gittim. Çok bozuktu. Bütün genelevi yatırmış sın dedi. Sadece %5 ini dedim. Cuma ben çıktıktan sonra hasta teşhisi koyduklarım hastaneyi adeta basmış. Personel ne yapacağını şaşırmış. İdare amiri dahil herkes hiçbir yere kıpırdayamayıp orada kalmışlar. Diğer Belediye Hastanesi'nden takviyeler alınmış. Nöbetler ayarlanıp hafta sonu çalışma aksamadan devam etmiş. Kim bilir ne zamandan beri ilk defa çalışıyorlardı. Ancak en önemli ayrıntı şuydu. Kadınlar gruplar halinde hastanede çalışanlarla sessizce dalaşmışlar. Biz hasta değiliz, nasıl olurda bizi yatırırsınız demişler. Başhekim vekili zorda kalıp, onları çeşitli özel kliniklere tahlile göndermiş. Tahlil sonuçları temiz çıkarsa sizi yatırmam demiş. Sürüntüde direkt bakı hemen sonuç verir.Tabii oradaki laboratuvar çalışanları bizim hastanedekiler gibi laçka olmadığı için, görevlerinin hakkını vermişler. Kadınların tamamı hasta çıkmış. İtiraz edecek halleri kalmamış. Paşa paşa gelip yatmışlar. Tam da böyle tahmin etmiştim. Bundan sonra da böyle devam edecektim. Hastane personeli ve başhekim vekili çok huzursuzdu. Bu böyle mi devam edecek dedi. Anlamazlığa geldim. Edemez, personelin çoğunun değişmesi lazım dedim. Aslında o hasta yatışlarının durdurulmasını istiyordu. O da anlamazlıktan gelip şuan için mümkün olmadığını söyledi. Aslında hiç önemi yoktu. Ben onları bu hızda yatırıp tedavi ettiğim sürece hastane-genelev gizli rüşvet ve irtikap sistemi çökecekti. Hiç kimse para verip çalışamaz raporu almak istemezdi. Ben onlara çalışamaz raporunu bedava veriyordum. Üstüne tedavi edip aydınlatıyordum. Sabah visitinde bazıları beni dinlemiş sanki doğrusunun ne olduğunu anlamışlardı. Herkes onların sırtından para kazanırken ben sadece sağlıkları için çalışıyordum. Ama sistem memnun değildi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS