27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE
3. Sınıfta, sınavların test usulü yapılması ile parlak bir öğrenim yılını tamamlamak üzereydim. Ayrıca Tahrir denen bir dersimiz vardı. Kompozisyon anlamına geliyordu. Sınıf öğretmenimiz, büyüyünce ne olacağımız konusunda yazı yazmamızı istemişti. Herkes, sırayla ne olacağını yazacak ve okuyacaktı. Kendimi hatırladığımdan beri, subay olmak istiyordum. Babam, annemin dedesi kolağası Abdullah Bey asker, Dedem Ömer Balkan şehitiydi. Nasıl subay olacağımı, hangi okullara gidip hangi rütbeleri alacağımı, her rütbede kaç yıl hizmet verip Mareşallığa yükseleceğimi en ince ayrıntısına kadar yazmıştım. Çok beğenildi. O kadar ki, okul salonundaki panoya asıldı. Bir gün, dersteyken kapı çalındı. Bir yüzbaşı öğretmenimizle konuşmak istedi. Çocuğu O yıl birinci sınıfa başlamış. Öğretmenimizle bir şeyler konuştu. Öğretmen bana kompozisyonda yazdığımı sözlü olarak anlatmamı istedi. Ezbere bildiğim şeyleri kolay anlata biliyordum. Teklemeden anlattım. Çok beğendi. Ama bir konuyu düzeltmek istiyordu.