BİLMEK YA DA BİLMEMEK
Akıllı bir beyne sahip olarak, bilmek ihtiyacı duyan insan, besin zincirinde olduğu gibi, öğrenme zincirinin de zirvesindedir. Bu arzunun sonucunda elde edilen kazanım olan bilgi, piyasa değeri ne olursa olsun, benim gözümde paha biçilmezdir. Bu kelimenin düzineden fazla anlamı var. Kendimde fark ettiğim ilk ihtiyaç öğrenmekti. Bilmek, öğrenmiş olmak demekti. Öğrenmenin yolu, bilgiye ulaşmanın yoluydu. Bazen kolay, çoğu kez meşekkatliydi. Çok emek istiyordu. Zeka ve hafıza da gerektiriyordu. İlkokula henüz gitmemişken, bilginin nasıl bir güç olduğunu anlamıştım. Anlat deselerdi, anlatacak kadar kelimem yoktu. Fakat bilmeden, bilgi sahibi olmadan, öğrenmeden, hiç bir şey yapılamayacağını kesinlikle biliyordum. Bunun için, beş duyunun gerekli olanını, beynin de tamamının birlikte kullanılması gerekliliğinin bilincindeydim. Konuşmazdım. Ancak her şeyi bütün dikkatimle, mümkün mertebe, uzak mesafeden izlerdim. Su motoru tamir mi ediliyor? Komşu pulluk ile çift mi sürüyor? Oduncu ağaç mı kö