Kayıtlar

Mart, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİLMEK YA DA BİLMEMEK

Akıllı bir beyne sahip olarak, bilmek ihtiyacı duyan insan, besin zincirinde olduğu gibi, öğrenme zincirinin de zirvesindedir. Bu arzunun sonucunda elde edilen kazanım olan bilgi, piyasa değeri ne olursa olsun, benim gözümde paha biçilmezdir. Bu kelimenin düzineden fazla anlamı var. Kendimde fark ettiğim ilk ihtiyaç öğrenmekti. Bilmek, öğrenmiş olmak demekti. Öğrenmenin yolu, bilgiye ulaşmanın yoluydu. Bazen kolay, çoğu kez meşekkatliydi. Çok emek istiyordu. Zeka ve hafıza da gerektiriyordu. İlkokula henüz gitmemişken, bilginin nasıl bir güç olduğunu anlamıştım. Anlat deselerdi, anlatacak kadar kelimem yoktu. Fakat bilmeden, bilgi sahibi olmadan, öğrenmeden, hiç bir şey yapılamayacağını kesinlikle biliyordum. Bunun için, beş duyunun gerekli olanını, beynin de tamamının birlikte kullanılması gerekliliğinin bilincindeydim. Konuşmazdım. Ancak her şeyi bütün dikkatimle, mümkün mertebe, uzak mesafeden izlerdim. Su motoru tamir mi ediliyor? Komşu pulluk ile çift mi sürüyor? Oduncu ağaç mı kö

UNUTULMUŞ SALGINLAR

Net hatırlamadığım anılarımı tül perde arkası olarak niteliyorum. Retrospektif olarak düşündüğümde, 1953 ve 1954 yıllarına aitti. 1955 yılının ilkbaharında, tül perde arkasından hatırladığım Bornova Yenimahalle Çevik sokak 16 nolu evimizden, daha öncesini hatırlamadığım Bornova ovasındaki bahçemize taşınmıştık. Ailemiz 1912 Bornova doğumlu babam, 1924 Çanakkale doğumlu annem, 1940 doğumlu ablam,1949 doğumlu küçük ablam, 1953 doğumlu kızkardeşim ile 6 kişiden oluşuyordu. Bu Bizim ailemizin sabit katsayısı idi. Biri doğuyor biri ölüyor 6 rakamı değişmiyordu. Mayıs sonuydu. Ailemizle birlikte yaşayan evcil hayvanlar dışında, bir de kanımızdan beslenen parazitler vardı. Bunlardan hafızama yerleşen, ve farkettiğim ilk parazit sivrisinekler oldu. O kadar çoktu ki. Açıkta kalan her yerimizi kevgire çeviriyorlardı. Uykumdan kaşıntı ile uyandığım çoktur. Bu hayvanlar malarya diye bir hastalığı yayar. Türkçe'de sıtma diyoruz. Onlarca çeşidi olan bu hayvanlardan, anofelin dişi olanı en önde g

İHTİYARLARA YER YOK

Başlıkta geçen söz, Coen kardeşlerin, Oscar dahil birçok ödüllü, 2007 yapımı filmlerinin adı. WHO 65 yaş üstündekileri yaşlı kabul ediyor. Bu sayının, yakında 70 olacağı öngörülüyor. 2000'li yılların az öncesinde, belediyeler 60 yaş ve üzerindekileri yaşlı kabul edip, ulaşım ücretlerinden muaf tutuyordu. 59 yaşıma geldiğimde benim için hafif bir teselliydi. 60 yaş kartım var, artık abonman bileti ile uğraşmayacağım diye düşünürken, Şeytan'ın işi yok, bu işe de çomak soktu. Önce, günde 2 abonmanla sınırlandırılan bir uygulamaya geçtiler. Hiç yoktan iyidir dedim. Boynuzlu Melek boş durur mu? Durmadı. Belediye ulaşımdan zarar ediyormuş. Saat 9 ile 16 arasında istediğin kadar binebilirsin dediler. Bu saatlerde ben mesaideyim. Attan inip eşeğe bindim. Ama cumartesi pazarları işime yarıyordu. 2013 yılının Ağustos başında Gazi Meclisimiz olaya el attı. Dünya sağlık örgütünün kabul etmiş olduğu 65 yaş sınırını baz alıp, kapsamı bütün Türkiye sathına yayarak, ülkemiz koşullarında 65 ya

12 MART 1971

1492 yılında Kristof Kolomb tarafından keşfedilen Amerika kıtası bir asır geçmeden İspanya Portekiz ve ingiltere'nin sömürgesi oldu. Sömürgeciliğin ne kadar karlı bir iş olduğuna geç uyanan Fransa son anda Kanada'ya çengel atsada, İngiltere'ye yenilip, kısmetini daha çok Afrika'da aramaya başladı. Almanya bu yarışa hiç katılamadı. Ve gözünü daha çok hasta adam Osmanlının topraklarına dikti. Petrol olan bu topraklarda İngiltere'nin de gözü vardı. Nereden bakılırsa bakılsın Osmanlı'yı iyi günler beklemiyordu. İngiltere önceleri, diğer sömürgelerinde yaptığı gibi, buraları bir açık hava cezaevi gibi düşünüp, ülkesindeki hapishaneleri boşaltarak oralara nakil etmişti. Özgürlüğüne kavuşan bu aykırı insan toplulukları, büyük bir hırsla hayata tutunup zengin olmuşlar, İngiltere'de onlardan aldığı vergi ile ihya olmuştu. Amerika'daki, İngiliz kolonileri, zaman içinde güçlenmiş, İngiltere imparatorluğu'na, vergi adı altında vermiş oldukları haracı, vermek ist

8 MART 2020

Hayvanlar birbirine dayak atmaz. Avlanmıyorsa, keyif için öldürmez. Çünkü onlar düşünmüyorlar. Düşünen bir hayvan olan insan, kişiliğindeki bozukluktan dolayı, bütün bunları, insanlık tarihi boyunca yapmıştır. Her insan, yaşamı boyunca, kısa yada uzun bir süre, şiddete maruz kalmıştır. Şiddet, gücün güçsüzlük karşısında gövde gösterisidir. Dozu ne olursa olsun, kabul edilemez. Ama ister kabul edelim, ister etmeyelim, şiddet insan hayatının bir parçasıdır. Yok edilemez. Askerlikteki bir er onbaşı ilişkisi gibi, önce dayak yersin, onbaşı olur, yeni gelen erleri döversin. Çocukken dayak yersin, büyür güçlenir, gücünün yettiğini döversin. Gücü olan, bir noktada gücü olmayanı ezer geçer. Bu durumda kadın çocuk yaşlı ve hastaların, şiddet üzerine kurulu insanların dünyasında, hedef kitle olduğu açık. Bu grubun fiziksel kapasitesi, diğerini geçemeyeceği için, bu döngü hep aynı yönde dönecektir. Peki seyirci mi kalınacaktır? Buna insan beyninin evet demesi mümkün değildir. Kilise, ortaçağdan b

BABAM VE OĞLU

Babam vefat edeli 33 yıl oldu. Yani ben 33 yıldır yetimim. Birçok baba oğul gibi, bende bu ikilinin çelişkisini dibine kadar yaşadım. Hani, abi kardeş gibiyiz diyenlerden değildik. Üvey baba gibi de değildi. Hatta baba gibi bile değildi. Koca gibi hiç değildi. Ne gibi idi diye sorarsanız, inanın bilmiyorum. Hala araştırıyorum. Ve hala kesin bir şey anlamış değilim. Karşılıklı iki kelime konuşmuş değildik. Emirler nasihatler ve öğütler alırdım. Karşılığında ne vermişim ya da vermemişim bunu da hiç anlamadım. Kendiyle ilgili birşey  anlatmazdı.  Onun hakkında bildiğim ne varsa, sağdan soldan, ablamdan, tanıdıklarından, mahalleliden, komşudan, gittiği camilerdeki arkadaşlarından ne edindiysem hepsi o. İlkokula, ortaokula ve liseye beni yazdıran oydu. Tabir ne kadar caizdir bilmem ama benim velim de oydu. Bu adı geçen okullara toplamda 3 kez geldi. O da kayıt yaptırırken. Velim olduğu için, karneleri de o imzalıyordu. Ona her yıl ikişerden, toplamda 22 karne götürdüm.Tahsil hayatıma katkıs