Kayıtlar

Ocak, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

GRAFOLOJİ

 Yazı biliminin temelini çinliler atmış. Bundan 3000 yıl önce. Pek gündeme gelmese de, Grafoloji,modern toplumların gündeminde önemli bir yer tutuyor. Onu önemli yapan, elinizle yazmış olduğunuz yazınızın, karakter analizi için çok önemli bir kaynak olması. İş başvurusu yaparken, size CV yazdırıyorlar. Elle yazmanızı istiyorlar. Dünyanın önde gelen 500 şirketi, insan kaynaklarındaki grafologlara başvuruyor. Grafolog istihdam etmeyen şirket oranı neredeyse yüzde onun altında. Yarım asır önce, tıp fakültesinde öğrenci iken psikiyatri stajında, psikolojik bozuklukların teşhisinde, grafolojiden faydalanıldığı anlatılıyordu. Bizde henüz başlamamıştı. Bir önceki yazımda, yolda yürürken aldığım notlardan bahsetmiştim. Sağlıklı bir insanın günde 10000 adım atması gerekiyor. Bu 7 kilometreye tekabül eden bir fiziksel aktivite. Sağlıklı kalmak ve hekimlere muhtaç düşmemenin en pratik yolu. Bu bir dünya standardı. Keşke yapsanız ve doktorlar işsiz kalsa. Ama yapılmıyor ve doktorlar işten başını k

RAM - HDD - SSD - M.2 SSD

 Söz söylemek bir şeydir. Yazı herşeydir. Yazı yazabilen kişi okuyabilen kişidir. Düşündüğümü yazabildiğim zamanı hatırlıyorum. Yazı yazmayı, okula başlamadan önce, 1956 yılının sonbaharında çözmüştüm. 1964 yılının 15 temmuz günü, Bornova Ovası'nda, bahçemizdeki bostan kuyusuna atlayarak, intihar eden küçük ablam, o yıl ilkokul 1. Sınıftaki ikinci yılına devam ediyordu. İlkokula başladığı andan itibaren, ona yapışmıştım. Kitaplarını, defterlerini, ödevlerini velhasıl her yaptığı şeyi en ince ayrıntısına kadar takip ediyordum. Büyük ablam, ona okuma yazmayı öğretmek için büyük bir çaba içindeydi. Onlara mani olacağım endişesiyle, beni ayak altında istemiyordu. Ama, hiç sesimi çıkarmayarak onun kaygısını gidermeyi başardım. Zaten, ev avuç içi kadar yerdi. Görmesem bile, kulak kabartmam yeterli oluyordu. İnsanlar arasındaki farkı, okuryazarlık büyük ölçüde belirliyordu. Şimdi, herkes iyi kötü okumasını yazmasını biliyor. O zamanlar öyle değildi. 15 yıl çiftçilik yapmış olduğum, Bornov

YENİ YIL

1957 yılının Eylül ayı, 9 Eylül ilkokulu'nda, eğitim yaşantıma başlamış oldum. Güle oynaya devam ettiğim bir süreç değildi. İlk 2 yılı çok zordu. Tembeller sırasında, yurtlu öğrencilerin arasında bir bakıma çile dolduruyordum. Zaten eğitim süresinin yarısını hasta olarak tamamlıyordum. İlkokullarda aşı ve iğne uygulamaları rutindi. İğneden korkmayan çocuk pek yoktur. Ancak, bir gün  sonraki tatil, bu korkuya rağmen uygulamanın cazip yanıdır. İlkokul 1. Sınıf, aralık ayının son günü salıydı. Ertesi gün tatil demişlerdi. İğne vurulmamıştık ki, bu neydi böyle? 1 ocak'ın tatil olduğunu bu şekilde öğrendim. Yılbaşıymış. Yeni yıl da diyorlardı. Okul yolundaki dükkanların vitrinlerini de bu yüzden süslemişler. Bu süsleri fark etmiştim, fakat bir yorum getirememiştim. Bizim evde böyle bir mevzu yoktu. Evdekilere yarın okul yok dedim, küçük kız kardeşim hariç herkes biliyormuş. Yalnız, eve dönerken, karşılaştığım insanların filesinde, portakal, mandalin gibi meyvelerin yanında, pek bilm