7 MART 2019 LEVENT ÜNSAL'A AÇIK MEKTUP BAYRAKLI İZMİR


  • Sevgili Levent, en sevdiğin deyiş nedir diye sorsam. La Rochefoucauld'tan; "Yalan, riyakarlığın erdeme olan saygısıdır." diyeceğini duyar gibiyim. Fransa kralının üvey kardeşi olduğu söylenen Marsilya Prensi ya da 5. Karl olarak da bilinen bu büyük usta milyonlarca insana ilham kaynağı olmuştur. Benim, vecize, özlü söz, aforizma vs ile tanışmam 1954 yılının sonlarına rastlar. 1929 yılında babasını kaybeden 1924 doğumlu annem, 1939 yılında babama kaçıncaya kadar ki yaşamını kışın sokakta yazın Çanakkale Boğazı'nda denizde geçirmiş. 5 yaşına kadar babasından öğrendiği atasözü, şiir ve masallar dışında küfürsüz edebileceği tek bir cümlesi yoktu. Bir tek babamla beraberken küfür etmezdi. 12 yaş büyük kocasını, belki de babası yerine koymuş ve hiçbir zaman saygıda kusur etmemişti. 4 yaşında olmalıydım. Henüz konuşmuyordum. Herhalde tek tük kelime ederken ondan duyduğum küfürlerden bir tanesini de ağzımdan çıkarmış olmalıyım. Çok şaşırdı. Çok kızdı. Kimden duydun sen bu sözü dedi. Sonra çok utandığını hissettim. Orada ondan başka kimse yoktu ki. Bir daha çocuklarının yanın da hiç küfür etmedi. Bilhassa benim yanımdayken ağzından tek kelime küfür çıkmadı. Ancak psikolojisi bozulduğu zaman küfür etmeye başlardı. Benim yanımdayken ya Türk Sanat Müziği şarkısı söyler ya masal anlatır yada atasözlerini tekrarlardı. 5 yaşındayken onun bildiği, küfürsüz tüm birikimini ezbere biliyordum. 1955'ten bu yana duyduğum bu tür tüm eserleri aldım, kafama not ettim.Yazmayı öğrenince de not aldım. Üniversitede kendi sözlerimi yazmaya başladım. Karışmasın diye onlara oberon rumuzunu kullandım. Başlangıçta her biri koca bir paragraf boyutunda olan sözleri sağından solundan yontarak kısalttım. Şu anda yazdıklarımın, en az iki mislini eleyerek süzdüm. Daha doğrusu okunmaya değer bulduğum en favorilerini aktardım. Bu arada büyük ustaların ya da bilgelik lerin öyle büyük bir desteğini gördüm ki, onlarla birlikte anılmayı çok ister oldum. Yıllardır yazmış fakat onları hiç okumamıştım. Bu kadar çok olabileceklerine de hiç ihtimal vermiyordum. Kitap çıkarmayı da hiç düşünmemiştim. Param da yetmezdi. Arzum da yoktu. Bir değer taşıyıp taşımadıklarından da hiç emin değildim. Bu konuya merakını bildiğimden, senin görüşlerin benim için çok etkili oldu. Son yorumunu okudum. Çok teşekkür ederim.Yıllardır serbest piyasada boğuştuğunu benden iyi kimse bilemez. Benim hiç bilmediğim için de, girer girmez yok olduğum, o arenanın kurallarına yetmişimde uyum sağlayabilmem mümkün değil. Yazmaya başlarken kimsenin edinmesini istemiyordum. Şimdi insanların yararına olabileceğine inanıyorsan, dağıtabileceğinin  limitlerine kadar gidebilirsin. Onlar benim evlatlarım. Rümuzdan da vazgeçiyorum. Babalarının ismi bilinmezse nezhep-i gayri sahih olurlar. Yapabildiğin kadar, tümünü dağıt. Adımı da yaz ki bir uyanık kendi adıyla kitap yapıp, yayınlayıp köşeyi dönmesin. Bir değeri var ise, ülkemiz insanlarının da böyle şeyler yapabileceğini herkes görsün. Ben yapamıyorum Lütfen sen yap. Sen de yıllardır bu türle ilgilisin. Böyle bir kararı almama senin matematik beynin ve birikimine güvenim neden oldu. En azından çalan olursa çaldığı bilinsin. Bir söz insanın yaşantısını değiştirebiliyor. Uzmanlık sonrası mecburi hizmet denilen iki yıllık Ankara sürgünüm sırasında ne yapacağımı şaşırmışken duymuş olduğum bir söz önümü aydınlattı. Hastanedeki minik odamdaki basit radyodan şöyle diyordu. Rüşvet alana, verene, görüpte engel olmayana lanet olsun. Çünkü rüşvet, haksızı haklı, haklıyı haksız çıkarır. O kabus ortamda vermiş olduğum iki yıl süren müthiş mücadelenin gücünü bu sözden aldım. Rüşveti kimse önleyemezdi. Para gücünün bileği bükülmezdi. Oradan kolit hastası olarak döndüğümde diz çökmemiş baş eğmemiştim. Bugüne kadar da özel sektörde hiç çalışmamış devletin verdiği kuru maaştan başkada beş kuruş para kazanmamıştım. Şehit torunu idim. Yetim hakkı yiyemezdim. Senin aklına sonuna kadar güveniyorum. Herkes yararlansın. Çalmasınlar, alsınlar. Sana tam yetki. Nasıl istersen öyle yap.

Yorumlar

  1. Çok sevgili Yaşar'ım.
    Ben de özdeyişlere çok meraklıyım,
    Anlayabilene, hayatın yolunu aydınlatan küçük ateş böcekleri gibidir.
    Yukarıda örneklediğin, La Rochefocauult'un özdeyişini çocuklarıma, çevreme ödev olarak vermiştim, ne demek istiyor, diye. Benim çıkarsamam şöyle idi.
    Adam mesela bir İbrahim Tatlıses değil.
    "Hata da yapmam, özür de dilemem" lafı dehşet verici idi.
    Ama adamımız böyle değil, iyi olmak istiyor, ama maddi şehveti nedeniyle paçayı kaptırmış,
    şansı yok artık, olamaz, o zaman hiç olmazsa iyi görüneyim, öyle gibi olayım diyor.
    Riyakarlık yapıyor, ama sırıtıyor tabi ki, bu özdeyiş doğuyor.
    İki özdeyiş daha.
    Hegel: Özgürlük, zorunluluğun bilincine varmaktır.
    T.S Eiot: Gerçeğin fazlasına kimse dayanamaz.
    Son olarak.
    Lütfen özdeyişlerini, bir, iki A4 kağıdına önlü arkalı sıkıştırılmış olarak yaz, notere git tasdik ettir.
    Bu, tarihi bir vesikaya dönüşür. Seni korur. Birisi senin özdeyişini "benim" diye sahiplenirse, adama sorarım o zaman , ilk ne zaman yazmıştın diye, foyası meydana çıkar.
    Lütfen bunu yap, ben de rahat rahat paylaşayım.
    Noter vesikasının kopyasını da bana ver. Madem ki ben paylaşıyorum.
    Ben takip etmezsem namerdim.
    Toprağın altında yüzyıllarca bekleyerek elmasa dönüşen karbon molekülleri gibi,
    senin yaşamının çilelerinden süzülmüş bu mücevherleri kimseye kaptırmaya vesile olamam.
    Kusuruma bakma.
    Yaşarım, çok kıymetli kardeşim, iki gözüm, canım ciğerim benim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS