H1 N1 SEKİZ MİLYARA KARŞI

Pandemik influenza, mevsimsel grip dediğimiz hastalığın etkeni. Çok kalabalık varyantları olan, bir virüs ailesinden bahsediyoruz. Bu hastalığı kendi haline bırakırsak, tüm dünyayı 2 yılda dolaşıp ardında en az yarım milyar ölü bırakır. Kronik hastalığı olan insanları da düşünürsek bu rakam çeyrek milyar artar. Bugün dünyamızda haberleşme sorunu yok. Dolayısı ile bu salgın Ocak ayında durdurulabilirdi. Ancak şu anlaşıldı ki insanlar komaya girmeden öleceğine inanmıyor. Virüsün ne olduğu nasıl bulaştığı belli. Alınması gereken önlem belli. Sonuç da ortada. Virüsler o kadar dayanıksız, o kadar çaresiz, o kadar kırılgan ki, biz onlara destek vermesek onlar hiçbir şey yapamaz. Elektron mikroskobu olmasa hiçbir zaman görülemeyecek olan protein fotokopileri. Dünyada 8 milyar insan yaşıyor. Hepsi ayrı telden çalıyor. Hiçbir tehlike karşısında bütünleşemiyor. Virüs ailesinin yeni ve küçük üyesi, tüm dünyayı tek yumrukla knockdown etti. Bu ölümüne maç, mavi gezegen isimli arenada birbirini yok edemeden sonsuza kadar sürer. Çünkü biz insanların, hiçbir işi ciddiye almayan, karambole bir mücadele alışkanlığımız var. Pencereden bakıyorum, ne sosyal mesafe,  ne layıkı ile bireysel önlem. Francis Bacon'un dediği gibi, yumurtasını  pişirmek için komşunun evini yakmayacak bir insan varmış gibi gözükmüyor. Hadi bizim okuma yazma indeksimiz 5 yıl, Avrupa'ya ne demeli. Virüs ortalama 5 en fazla 14 gün bir kuluçka dönemine sahip. İnsan 14 gün çok basit beslenerek, ya da sadece su içerek yaşayabilir. İnsanların deli gibi marketlere saldırma cinneti akla ziyan. Hadi kendimize acımıyoruz, çevremizdekilerin günahı ne? Yıllardan beri, toplumsal sorumluluk konusundaki, üzülerek farkettiğim aşırı duyarsızlık, gün geçtikçe azalacak yerde çığ gibi büyüyor. Hiç önemsemediğimiz virüs, 2 milyon insanın hücrelerine girip 135 binini öldürdü bile. Aslında, Çin'deki kayıplarla sınırlı kalabilirdi. Virüsün geometrik dizi hızıyla yayıldığı belli. Yapılacak şey çok basit. 14 gün karantina, 1 kaç metre mesafe, 20 saniye el yıkama. Roma devrinden beri formülü değişmeyen, bildiğimiz el sabunu  yeterli. Bu kadar basit bir konuda bile, aynı fikirde olamayan Birleşmiş Milletler ne işe yarıyor. İnsanlık bu kadar aymaz mı? Tarih bu salgınlardan hep bahseder. Onun,ibret verici yönünden bahseder dururuz. Mehmet Akif bir şiirinde, ibret alınsaydı tekerrür eder miydi diye soruyor. Ne güzel soru değil mi? H1N1 öldürebildiklerini öldürüp ardına bakmadan kayboluyor. Kendini değiştirip, tekrar tekrar gelip, milyonlarca bebek, çocuk, delikanlı, yaşlı, nine, teyze, hala,dayı, amca yani bizi ve sevdiğimiz, sevmediğimiz kardeşlerimizi alıp gidiyor. Bu bizim suçumuz. Daha doğrusu ayıplı suçumuz. Sorumluluk almadığımız için bunlar oluyor. Hiç utanmıyoruz. İnternet var, kitle iletişim cihazlarımız, akıllı telefonlarımız, uçaklarımız var. Sabaha kadar uzatmaya gerek yok. Yokumuz yok . Her şeyimiz var. Aklımız da var. Neyimiz mi yok? Vicdanımız yok.

Yorumlar

  1. Yaşar'ım.
    Hayvanlar, çok istisnalar dışında, kendi türlerini öldürmüyor.
    Sadece erkekleri, döllemek için aynı dişiyi seçtiklerinde, bir bilek güreşi anlamında dövüşüyorlar ve rakibinin gücünü kabul eden hayvan dövüşü terkediyor. Öteki de peşinden bile gitmiyor.
    Buna karşılık insanoğlu, kitleler halinde birbirlerini öldürüyor.
    Bence çok karmaşık bir evrim sonucu, çok dejenere bir ruh durumu bu.
    İnsanoğlu bence manyamış bir yaratık.

    YanıtlaSil
  2. Hekim bakışı ile söylemek gerekirse, teşhisin için söylenecek tek söz var: Tam isabet.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS