EYLÜL SONU 1958 FUAR İZMİR - TOPLU SÜNNET

 Ovadaki bahçemizde çalışırken, ablam bir ara benim kulağıma doğru eğilip, Yaşar seninle bir şey konuşmam lazım dedi. Ben de buyur abla dedim. O da, herkes uyuduktan sonra konuşuruz dedi. Akşam bağ evimizin biraz ötesinde bir ağacın altında ablamla oturup konuşmaya başladık. Yalnız başıma buradan hiçbir yere gidemiyorum. Babam izin vermez. Zaten anlarsa çok kötü olur. Konuştuğum çocukla anlaşıp bazı kararlar almak istiyorum. Bunun için bir imkan bulamıyorum. Bir plan yapsam bana yardımcı olur musun diye sordu. Olurum dedim. Plan şuydu; İzmir Belediyesi 250 yoksul çocuğa toplu sünnet imkanı veriyordu. Ablam beni de kaydettirmişti. Sünnet ve sonrasında ovada olamayacağım için Babaannem de kalabilmemizi sağlamıştı. Babam Kasım'dan önce Bornova'daki kışlık evimize gelemeyeceğimizi biliyordu. Ovadaki koşullarda kendi imkanları ile beni sünnet ettiremeyecekti. 9 yaşına gelmiştim. Ablama izin çıkmıştı. Belediye bizi Devlet Hastanesi'nde sünnet ettirdi. Öncesinde, konvoy halinde, yanımda da ablam olmak üzere bütün İzmir'i, Kordonboyu dahil turladık. Hepimize birden yetecek kadar fayton olmadığı için, gruplar halinde gezdirilmiştik. O zamanlar dikişli sünnet olmadığından, dikişsiz sünnet yapılmıştı. Bu, gerçekten çok can acıtıcı ve ağrılı bir süreçti. Akşama kadar hastanede yatırıldık. Sonrasını hatırlamıyorum. Belki uyudum belki de baygınlık geçirdim. Uyandığımda fuar sergi Sarayı'nda bir karyolada yatıyor, yanı başında da ablam oturuyordu. Gece ateşlenmişim. Diğerlerini bilmiyorum. Ama beni hastaneye götürdüler. İki gün hastanede kaldım. Sonunda biraz daha iyiydim. Beni eve gönderdiler. Bir ambulans beni babaannemin Yenimahalle Bornova'daki evine kadar götürdü. Okulların açılmasına 1 hafta kalmıştı ama benim iyileşmem Okullar açıldıktan 15 gün sonrasına kadar gecikti. Pansumanlar esnasında yara mikrop kapmıştı ve iyileşmesi çok uzun zaman almıştı. Bu arada ablam ve müstakbel eniştem konuşup anlaşıp evlenmeye karar vermişlerdi. Damat adayı ailesine haber vermiş onlar da kalkıp Irak'tan İzmir'e gelmişlerdi. Fakat bu aile de Türk kültürüne sahip insanlardı ve ablamı, babaannem, etraftaki akrabalar ve çevredeki komşulardan sormuşlardı. Sonuç iyi değildi. Edinilen son kanaat şuydu; gelin adayları, annesi deli babası katil kendisi ilkokul mezunu yoksul bir kızdı. Bu defteri kapatıp memleketlerine döndüler. Enişte bey ailesinine karşı duramadı. Sevgisi için savaşmadı. Ablam büyük hayal kırıklığı yaşadı. Bu kadar kötüsüne hazır değildi. Bana karşı da mahçuptu. Çektiğim 1 aylık acı dolu süreç boşa gitmişti. Üstelik okula 2 hafta geç başlayacaktım. Ablam, bir süredir uçmuş olduğu bulutların üzerinden yeryüzüne indi. Bana sarılıp, özür diledi. Kahrından ağladı. Ben de ağladım. Ertesi gün elimden tutup okula götürdü. 1. Sınıftaki öğretmenimiz nişanlıydı. Yaz mevsimi içinde  düğün yapıp evlenmiş ve bir başka okula tayin olmuştu.Yeni öğretmenimiz, henüz evini taşıyıp Bornova'ya gelememişti. Onun için, geçici bir öğretmen ona vekalet ediyordu. Kimse göndermeden kendi ayaklarımla tembeller sırasındaki yerime gidip oturdum. Onlardan bir kısmı sınıfı geçemeyip bire devam ediyordu.  Fakat 2. sınıftan kalanlar ile birlikte bu küme, 100 kişilik sınıfta yine 25 kişilik bir grup oluşturmuştu. Hepsi beni hoş karşıladı. Ben fark etmemiştim, fakat bizim tembeller sırasından 7 kişi de benim sünnet olduğum 250 kişilik grubun içindeymiş. Ama onların okulundaki sağlık memuru, pansumanları dikkatli yapmış yapmış ve hiç birisi mikrop kapmamış. Benden haber çıkmayınca merak etmişler. Hatta anladığım kadarıyla üzülmüşler. Okuldan çıkınca bana keşkül ısmarladılar. Bu kimsesiz Yurtlu çocuklar meğer ne güzel insanlardı. Yeryüzünden Sevgi tamamen kazınamıyordu. Kazınamıyacaktıda!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS