19 TEMMUZ 1975 KONAK ORDUEVİ İZMİR - DÜĞÜN

Eşim Denizli Acıpayam'da matematik öğretmeni olarak çalışmaktaydı. Eş durumundan tayin yapabilmek için Ocak ayında nikahlandık. Düğün yaza yapılacaktı. Eşim 1 gün izin alarak İzmir'e geldi. Nikah işlemleri için daha önce müracaat etmiştik. Ben Tıp Fakültesi 6. Sınıf öğrencisiydim. Çocuk Hastalıkları stajını yapmak taydım. Şu an kadın doğum uzmanlığı görevinden emekli olan arkadaşım Ertuğrul Özer ile birlikte nikah dairesine gittik. Numaralarımız yan yana olduğundan 6 yıl birlikte olduğum arkadaşım nikah şahidi için en uygun kişiydi. Eşimle Nikah Dairesinde buluştuk. O da bir şahit alıp getirmişti. İşlem uzun sürmedi. Nikah memurunun sorularına doğru cevap verip sınavı geçtik. Karşılığında evlilik cüzdanı kazandık. Cüzdanı eşim emanete aldı. Birbirimizi tebrik ettik. Eşim Denizli'ye okuluna gitti. Ben de hastaneye stajıma döndüm. Yaz geldi. Temmuz ayında karar kılındı. O günü unutmamak için pratik bir uygulama yaptık. 19 Temmuz benim doğum günümdü. Cumartesiye rastlaması da hoş bir tesadüf oldu. Konaktaki Orduevi Düğün Salonu kiralandı. Davetiyeler daha önceden dağıtılmıştı. Ablam Yozgat'ta olduğu için katılamadı. Hazır ablan gelmiyor iken kendi tarafımdan hiç bir akrabayı rahatsız etmeme kararı aldım. Annem zaten gelemezdi. Babam da ona bakıyordu. Bizim tarafı 13 yaşındaki en küçük kardeşimiz Yavuz temsil etti. Yavuz annemin dünyaya getirdiği 9. çocuk idi. Onu 1960 yılında ebe diplolası alan ablam 1962 yılında Sivas'ın Suşehri ilçesinin Ağvanis nahiyesine bağlı aşağı Tepecik köyünde doğurtmuştu. Yani hem ablası hem ve ebesiydi. Bir de Nikah şahidim ve Tıp Fakültesinden Doktor arkadaşım Ertuğrul Özeri çağırmıştım. İlaveten bana bugünkü şeklimi veren Melek hanım teyze ve torunu Ali ile Mine bizim takımı tamamlamıştı. İyi ki başka kimseyi çağırmamışım.eşimin yakın ve akrabaları zaten nikah salonuna ağzına kadar doldurmuştu. Düğünün en büyük sürprizi ise hiç hiç kimsenin tanımadığı ancak eşimin babasının bildiği bir konuktu. Kızı İsabella ile birlikte gelmişti. Üç çocuğundan ikisi oğlan biri kızdı. Oğlu Herve babasının iş yükünü büyük oranda üzerine almıştı. Ailenin  dokuma fabrikalarını o yönetiyordu. Kayınpederimin Mösyö Bill diye hitap ettiği bu mütevazi neşeli enerjik adam benim 16 yıl önce Hisar camiinde tanışmış olduğum Levanten Adnan amca yani Edmund Giraud'un kardeşiydi. Ailesi Osmanlı padişahı Abdülmecid zamanından beri yarış atları ile çok ilgiliydi. Eskiden Kızılçullu bugün Şirinyer denilen yerde at haraları vardı. Bugünkü Hipodromu da onlar yaptırmıştı.Yetiştirmiş oldukları atların kazandığı kupaları koyacak yer yoktu. Bunların içinde 9 - 10 tane de Gazi Koşusu şampiyonluğu vardı. Mümin Çılgın da Ekrem Kurt ve Süleyman Akdı gibi onların jokeylerinden biriydi. Artık torunları ile ilgileniyordu. Büyük torunu Caroline annesi babası kardeşleri gibi atları çok seviyordu. İleriki yıllarda kendisi gibi atlarla çok ilgili ve çok iyi bir binici olan aynı zamanda Koç Holding yönetim Kurulu Başkanı rahmetli Mustafa Koç ile evlenecekti. Kayınpederim Talat Öztürkoğlu 1924 yılında ikinci mübadele ile Girit'ten göç etmişti. Şofördü. Ana dili gibi Rumca biliyordu. Mösyö Bill Giraud'un özel şoförüydü. 30 yıldır onun yanındaydı ve ailesinin bir parçasıydı. Kızı İsabella elinde büyümüştü. Baba kız Talat Öztürkoğlunu bu mutlu gününde yalnız bırakmak istememişti. Karolin'in halası İsabella o sıralar öğrenciydi. Avrupa'da tahsil görüyordu. Çok samimi insanlardı. Talat Bey'i de çok seviyorlardı. Düğünde her şey çok güzeldi. Belki doğum günümde alabileceğim en harika hediyeyi yani Ferhan Öztürkoğlu'nu almıştım. Daha ne isterdim?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS