KASIM BAŞI 1959 BORNOVA İZMİR - 5 NUMARA GAZ LAMBASI

Bornova merkezdeki evimizde elektrik ve su yoktu. Gaz lambası ile aydınlanıyorduk. Gaz lambasının en küçüğüne idare denirdi. Bu minik lamba bir mumluk ölçüsünde idi. Bir süre gece lambası olarak kullanmıştık. Kırılınca yerine yenisi alınmadı. Ovadaki bağ evimizde ve burada kullandığımız aydınlatma aracı 5 numara gaz lambasıydı. Ders çalışırken gözümü rahatsız etmesin diye eski kitaplardan kopardığım bir sayfa yaprağı, ortasına bir delik açarak lambanın şişesine geçirir abajur olarak kullanırdım. Bu kağıdın, lambanın sıcak şişesine değen yerleri ısıdan kömürleşir. Haftada bir değiştirirdim. Gaz lambası çok az ışık vermesi yanın da baş ağrısı yapacak kadar kötü kokardı. Devrilip yangın çıkardığını da duyardım. Eğitimimi böyle tamamladım. Bu eve 2015 yılındaki yıkılmasına dek elektrik alınmamıştı. Çocukluğumda genellikle levanten evleri dışında elektrik ve su tesisatı olan ev sayısı fazla değildi. Evimizde 2 tane küp  vardı. Çok büyüktüler. Bir tanesinde zeytinyağı vardı. Öteki su küpü olarak kullanılırdı. Suyu sokak çeşmelerinden taşırdık. Bu işi ablam yapardı. Ama artık büyüdüğü için iş küçük ablam ve bana kalmıştı. Kovayı kaldıramıyorduk. O yüzden bir ucundan ben bir ucundan ablam tutuyordu. Döke saça, güle oynaya taşıyorduk. Kışın yağmur çamur soğuk bizi epey zorluyordu. Biraz daha büyüdüğümüzde, su taşıma işini sıra ile yapmaya başladık. Bornova kaza yani ilçe olduktan bir süre sonra sokak çeşmeleri kaldırıldı. Bu bizim için çok kötü olmuştu. Arka sokaktaki Çeşme'ye gitmek için 150 metre yürümek yetiyordu. Bu durumda suya ulaşmanın yolu 600 metre ötedeki Büyük Camiye kadar yürümekten geçiyordu. Eğlence olarak yaptığımız iş işkenceye dönüşmüştü. Ovaya taşınma zamanını yani havaların ısınmasını dört gözle bekler olmuştuk. Çünkü bahçemizdeki kuyuda tonlarca su vardı. Bu eve hiç su alınmadı. Kırmızı zemindeki beyaz rakamlı kapı numaramızın yanına hiçbir zaman mavi renkli su abone plakası çakılmadı. Komşularımızın hepsinde vardı. Onları hep içim burkularak seyretmişimdir. Bu yaşıma kadar gerek evde gerek iş yerinde hiçbir zaman su musluğunu damlayacak ya da boşa akacak şekilde bırakmam hemen kapatırım. Tıraş olurken bile musluğu açık bırakmadım.Bir tas su ile hem tıraş oldum hem yüzümü yıkadım. Bazen düşünüyorum, herkes böyle yapmış olsa kaç milyar ton su tasarruf edilirdi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS