OCAK 1959 HİSAR CAMİSİ KEMERALTI İZMİR - LEVANTEN ADNAN AMCA

İlkokul 2. Sınıfta karne tatili idi. Yani sömestre tatili. Ocak sonu soğuk bir kış günüydü. Karne ödülü olarak babam beni İzmir'de Hisar Camii'ne Cuma namazına götürecekti. Hisar Camii İzmir'in en eski camisidir. Mihrabın sağ tarafında cam muhafaza içindeski Kabe-i Muazzama maketini seyretmek hoşuma giderdi. Namazdan sonra muhakkak gidip seyrederdim. Pek çok şeye kızan babam, orada harcadığım uzun süre boyunca beklemek zorunda kalmasına sinirlenmezdi. Vakti kaçırmamak için erkenden yola çıktık. Namaz öncesi vaizi de kaçırmadık. 5 yaşından beri namaz kılmasını bilirdim. O gün caminin ana kubbesi altında, arkada, sol taraftaki sütunun yanında yer bulabilmiştik. Namazdan sonra cemaat arasında birbirini tebrik etmeler, selamlaşmalar, samimi konuşmalar, hal hatır sormalar,tanışmalar mutad seremonilerdi. Babam yanındaki adama uzun yıllar tanırmış gibi büyük bir muhabbetle sarıldı. Lacivert bereli açık renk pardesülü ak saçlı çok yaşlı ancak dinç ve nur yüzlü ihtiyar adam da aynı samimiyetle karşılık verdi. Hal hatırdan sonra adam bana bakınca, babam bu benim oğlum Yaşar dedi. Adnan amca ile böyle tanıştık. Elini öptüm. Saçımı okşadı. Ne olacaksın bakalım dedi. Subay dedim. Hadi bakalım Allah muvaffak etsin dedi. Onlar konuşmaya devam ederken ben Kabe maketine koştum. Ne kadar seyir ettiğimi hatırlamıyorum. Babam gelip beni aldı. Kemeraltı Anafartalar Caddesinden yürüyüp otobüs durağına gittik. Dönüşte Adnan amcadan bahsettik. Adnan amca aslında bir levanten idi. Levant Fransızca Doğu anlamına geliyordu. Osmanlı topraklarındaki Yunanlı, İtalyan, Maltalı, Fransız, Hollandalı,  İngilizler bu isimle anılıyordu. Levantenler başta İzmir olmak üzere İstanbul ve Beyrut'ta otururdu. Kapitülasyonlarla kendilerine tanınan imtiyazlar dan faydalanarak Osmanlı İmparatorluğu'nun ticaret ve endüstrisinde çok büyük pay sahibi idiler. Adnan Amca, Fransız ihtilalinden kaçan J.B Giraud'un torununun torunu idi. Bu aile, Yün Mensucat, Pamuk Mensucat, Basma Mensucat en bilinenleri olmak üzere bir dokuma İmparatorluğu'nun sahibiydi. Cumhuriyetin ilk yıllarında fabrikasında çalışan Bayraklı'da oturan ve Tatar Hayriye diye bilinen hanımefendiye gönlünü kaptırınca Müslüman olmuş ve Adnan adını almıştı. Uzun bir ismi vardı ama Bornova onu Etmon Ciro olarak tanırdı. 1929'da Osman ismini verdikleri oğulları dünyaya gelmişti. Osman Giraud babası gibi atıcılık sporuna meraklıydı. Skeet dalında Balkan şampiyonluğu dahil sayısız madalya kazanmıştı. eşi Silli ve kızı Melis de aynı yoldan yürümüştü. Melis Giraud Atıcılık Federasyonu Başkanlığı da yapmıştı. Adnan amca Bornova'daki olağanüstü Köşkü'nde oturur atıcılık içinde bugün B.A.L diye bilinen geniş bir arazi ve koru içindeki yazlık köşküne giderdi. 1929'da başlayıp, 2. Dünya Savaşına neden olarak 1945'ten sonra biten küresel ekonomik kriz sırasında Bornova'daki işsizlere ekmek parası vermek için, yazlık köşkü'ne düz arazi üzerinde devasa bir toprak tümsek oluşturup her iki tarafına da çam ağacı diktirerek, iki Köşkü birbirine bağlayan  şahsına özel bir yol yaptırtmıştı. Burası, Ege Üniversitesi'nin kurulduğu ilk yıllarda çiftler orayı mekan edindiği için Aşıklar Yolu olarak da bilinir. Bugün formundan epey kaybetmiştir. Ancak yol genişletmelerinden arta kalan birkaç düzine çam ağacı bugünlere ulaşabilmiştir. Adnan amca, Mütevelli heyetinin içinde kendisininde olduğu Ege Koleji kuruluş çalışmalarında bu mülkü olduğu gibi kurulacak okula bağışlamıştır. Bu okul daha sonra Maarif Koleji, İzmir Koleji,isimlerini alarak şu anda Bornova Anadolu Lisesi adı ile yüksek kalitede eğitim vermeye devam etmektedir. Çok iyi piyano ve org çaldığı söylenirdi. Hatta, bugün Bornova Parkı'nın Selçuk tarzındaki kapısının önünde, sol çaprazda ki apartman bloklarının dikildiği arazide onun muhteşem Köşkündeki oturma odasında org konserleri verdiği anlatılırdı. Bu orgu, Almanya'daki Werner Bosch firmasına özel siparişle yaptırtmıştı. Sonradan, 5000 borulu bu muhteşem orgu Ankara'daki CSO konser salonuna hediye etmişti. Ben, sürgün adını verdiğim Ankara'daki 2 yıllık uzmanlık sonrası mecburi hizmetim süresince sahnenin tam arkasındaki duvarı tamamen kaplayan bu orgu, neredeyse abonesi olduğum cuma gecesi ve cumartesi sabahı verilen CSO konserlerinde görmüş ve ondan gözüme ayıramamıştım. 1960 yılında vefat eden Adnan amca ya tüm kalbimle rahmet diliyorum.

Yorumlar

  1. bir kaç gün önce kalça kemiği kırıldığı için hastanede yatan anneannemle uzun ve derin bir akraba ve soy ağacı muhabbeti yaptık. bu kısa ve güzel hikayede bahsettiğiniz ''Tarar Hayriye'''nin anneannemin kuzeni olduğunu öğrendim.Hala-Dayı çocukları... Çok ilginç ve fantastik bir hikaye Tatar Hariye hala'nın hikayesi...çok güzel bir kadındı diyor anneannem alnında bir beni varmış.

    YanıtlaSil
  2. Anneanneniz için acil şifalar diliyorum. Lütfen selamlarımı iletin. 60 yıl önce eşi ile Hisar Camiin'de tanışmış olduğum Hayriye Giraud ile hiç karşılaşmadım. Adını çok duyardım. Ailenin İzmir ve Ülkemize hizmetleri Büyüktür. Anneanneniz hanımefendinin kuzeni Hayriye Giraud namı diğer Tatar Hayriye asaleti ve saygınlığı ile İzmir'de Gönüllerde taht kurmuştur. Eşi Adnan Amcayla birlikte Nur içinde yatsın.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS