11 KASIM ÖĞLEDEN SONRA 1985 DIŞKAPI ANKARA ÇOK ESKİLERDEN BİR TANIDIK


  • Buradaki görevimde yaşadığım en yaman çelişki, bir hastayı zoraki muayene ve tedavi etmekti. Para için insan nasıl olurda sağlığından vazgeçerdi. Hastalar işbirliği yapmıyordu. Halbuki hastalıktan şifa bulmak isteyen bir insanla işbirliği elzemdi. Hekimlikte hasta tanımı şöyledir; kendini hasta olarak gören her insan hastadır. Ama bunun tersi doğru değildi. Yani kendisini hasta görmeyen yada görmek istemiyen her insan sağlıklı değildi. Öğleden sonra, o gün gelen hastaların mikroskobik incelemesini yapmak için mikroskobun başına geçtiğimde, yatan hastalardan bir tanesi odama geldi. Bizim hastalığımızı bu camlardan mı görüyorsun diye sordu. Evet dedim. Baktım konuşmak istiyor, kapının yanındaki sandalyeyi göstererek otur dedim. Kapıyı kapattı. Hafiften ürktüm. Bu eşcinsellerin en irisi İzmir'li hemşehrimdi. Bak Doktor İzmir'den gelmişsin buraları bilmezsin. Kimin kimsen yok. Niye bizimle uğraşıyorsun. Çoluğun çocuğun varmış. Bizim nafakamızla oynama. Bizim elimiz her yere ulaşır. Bir daha bizi yatırmayacaksın anlatabildimmi dedi. Açık açık tehdit etmişti. Tam zamanı idi. Abileri olduğunu tahmin ettiğim isimleri söyleyerek, bak falanca filancanın kardeşi bayan dedim. Bir anda donup kaldı. Yüzü sapsarı kesildi. Tahmin ettiğim gibi ailesinden kaçıyordu. İzini kaybettirmek için cinsiyet değiştirip geneleve girmişti. Korkudan titriyordu gelip ellerime sarıldı. Beni öldürürler dedi. Oturttum. Su getirip verdim. Biraz sakinleşince merak etme dedim. Sanki biraz önce beni tehdit eden o değildi. Buraya kadar geldin arkadaşların şüphelenmesin. Bana hastalanmamak için neler yapman gerektiğini sormak için odama geldiğini söyle dedim. Hastaneden çıktıktan sonra neler yapması gerektiğini anlattım. Sen de yatan hastalara tek tek anlat, gerçi ben de anlatacağım ama bir kere de senden duysunlar dedim. Ankara'da ilk kez bir müttefikim olmuştu. En cazgırlarının birdenbire kediye dönüşmesini hiç kimse anlayamamıştı. Bu küçük de olsa önemli bir merhale idi. Başhekim vekili de gitmemiş muayene sonuçlarını bekliyordu. Hasta çıkanların karnelerine kırmızı kalemle teşhislerini yazdım. İdareye götürdüm. Sonra servise çıkıp yatan hastaların son tedavisini yaptırdım. Almaları gereken tedbirleri anlattım. Hepsinin can kulağı ile dinlemelerine hayret ettim. Demekki hemşehrim beklediğim işbirliğini yapıyordu. Her zaman da yaptı. Evraklarını tamamlayıp karnelerini teslim ettim. Hepsini çıkardım. Ne de olsa biraz sonra yenileri gelecekti. Hastane ağır aksak da olsa, faaliyete geçmişti. Ayrıldığım güne kadar da boş kalmayacaktı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS