7 KASIM 1985 DIŞ KAPI ANKARA RÜŞVETİN BELGESİ

Pazartesi günü muayeneye gelmeyenlerin de katılmasıyla 500'e yakın gelen oldu. AIDS ile ilgili uyarılarım etkili olmuş. Hem hastalıkla ilgili sorular aldım hem de tek seferlik enjektör alanların sayısında artış olmuştu. Öğleden sonra mikroskobun başına geçtiğimde değişen bir şey olmamıştı. Bel soğukluğu yoktu. Neisseria Gonorrheae, hastalığı yapan bakterinin latince ismidir.1879 yılında aynı zamanda cüzzamı yapan bakteriyi de bulan Neisser isimli Alman hekim tarafından keşfedildi. Bel soğukluğu, her iki cinste de görülen ve dünyada yaklaşık bir kaç milyon teşhis edilmiş en az iki misli de edilmemiş hastası devamlı olarak mevcut olan cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Başta kısırlık olmak üzere, vücudun tüm organlarını etkiler. Kalpten eklemlere, bağırsaktan beyine kadar tüm organlarda enfeksiyona sebep olabilir. Hastalığın yok edilememiş olmasının sebebi toplum baskısıdır. Hastaların çoğu durumunu gizler. Risk grubu, para hırsı ile bile bile çalışmaya devam eder.kendi sağlığını paraya değişen bir zihniyet başkalarını düşünecek değildir. Tabii bir de, tedavi edilmiş bile olsa bağışıklık gelişmediği için ne aşısı ne de yakalanmama garantisi yoktur. Zaman içinde bütün bakteriler gibi direnç geliştirdiğinden daima yeni ve çok daha etkili Antibiyotikler gerekmektedir. Sıra, hasta ama değil gözüken 500'e yakın bu grubun çalışma karnelerini imzalamaya gelmişti. Hep yaptığım gibi karneleri tek tek inceleyerek imzaladım. O da neydi? Karnenin, imzalayacağım yerdeki sayfa yanlış basılmıştı. Sayfa düzeni ve tarihte yanlıştı. Matbaa hatası deyip geçmedim. Doğru sayfayı bulacaktım. Sayfaları teker teker çevirirken doğru sayfayı bulduğumda, oraya toplu iğne ile iliştirilmiş zannediyorum 10 bin lira gördüm. Hızlı enflasyon dönemleriydi. Şimdinin 20 lirası filan olabilir. Bu parayı gönderen belliydi. Ama alacak olan, belli ki bulamamıştı. Hastanede çalışan hangi personele gidecekti? Yetkili ama sorumsuz başhekim vekili buna ne diyecekti. Zaten çoktan muayenehanesine gitmişti. Bu çalışma karnesini alıkoydum. Diğer karneleri, her zamanki gibi elim gitmeden imzalayıp gönderdim. Vereni bulmuştum ama alanı bulmak mümkün değildi. Zaten matbaa hatası olmasa bu kadarını da bulamayacaktım. Bu hastanede yıllarca işlemiş bir tezgah, bir şekilde devam ediyordu. Ama memnundum. Bu hastanede rüşvet ve irtikap vardı. İspatlayamasam da şüphem kalmamıştı. Elimde, bir de içine para iliştirilmiş çalışma karnesi vardı. Başhekim olmadığı için herhangi bir idari işlem başlatamamıştım. Sağlık karnesini alıkoyduğum kadın, yapmış olduğu suç için avukata danışıp bahane bulma yolunda bir gün kazanmıştı. Ben de hiç tanımadığım ve sevilmediğim bu ortamda sağlık karnesini alıkoyma ötesinde herhangi bir hareket yapamamıştım. Bugün bile düşününce en doğrusunu yaptığım kanaatindeyim. Yine soru önümde duruyordu. hastalık kaynayan ama bulamadığım bu hastaları nasıl tedavi edecek ve yayılmasını nasıl önleyecektim?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS