EYLÜL 1959 BORNOVA İZMİR - İNCİR HASATI

Ablam ebe hemşirelik eğitimine başlayarak aramızdan ayrılmıştı. Artık bir daha dönmeyecekti. Okullar açılmak üzereydi . Bu mevsimde daha çok incir ve zeytin toplardık. Ovadaki zeytinleri daha çok  ev için çekişte yapardık. Kalanı yağ için toplar çuvallara doldurur yağhaneye götürmek üzere Bornova'daki evimizde depolardık. Yağhane bugünkü Evka 3 metro durağının yanında, birkaç yıl önce yapılmış olan boliva isimindeki butik dairelerden oluşan alt katında CarrefourSA bulunan binanın  yerindeydi. Rahmetli Ali Belevi işletirdi. Sonradan oğlu Günizi babasının mesleğini sürdürdü. Apartman oluncaya kadar yağhane nin faaliyeti devam etti. Kasım ayında üniversitenin istimlak ettiği büyük zeytinliğin ürününü de son kez toplayacaktık.Bu kadroyla nasıl yapacaktık bilmiyordum ama yapmıştık.  İncirlerimiz 3 çeşitti. Lop, bardacık, kasaba diğer ismi ile mor incir. Lop olanlar daha çok kurumaya gelirdi. Tadı taze yemek için güzel değildi. Ağustos ayında olur, bir ay içinde biterdi. Bardacıklar ağustos ortasında başlar eylül ortasında biterdi taze yemek için en iyi incir türüdür. Kasaba türü eylül ortasında başlar kasım ayına kadar sürer. Biz de en çok bunlardan vardı ve iyi para ederdi. İncir ağaçları çok enteresandır. Gölgesi ferah değildir. Meyvesini daldan koparması ustalık ister. Koptuğunda beyaz bir süt çıkarır. Deriyi tahriş eder hatta deler. Fazla sıkarsanız şekli bozulur kabuğu ayrılır. O zamanda satışa gelmez. İncir toplayanların bazıları parmakları delinmesin diye bez sararlar. Ben sarmaz, konsantre olarak sütten korunurdum. Ağaçların bazıları çok büyüktür. Dallar kırılgandır. İncirler daha çok ince dallarda ve onun da ucunda olur. Sıcağa kalırsanız yapraklar üzerindeki tüyler ve onların tuttuğu toz derinizi kaşındırır. İncir bitkisi özel bir alerjiye sebep olur. Ve deride uzun süre kalan siyah renkli lekeler oluşturabilir. Kaşıntısı da kötüdür. İncirler iki günde bir toplanır. Toplanmazsa olgunlaşanlar akar. Kurutma yapılmadığı için ziyan olur. İncir sezonumuz toplam da 4 ay sürer di. Lopların olduğu Ağustos'ta fazla iş yoktu çünkü topu topu iki ağacımız vardı. Ancak Diğer ikisi için yoğun emek gerekiyordu. Güneş doğmadan ağaçlardan incir toplamaya başlar öğleden önce bitirirdik. İncir ağaçlarını 2 kümeye ayırır, gün aşırı toplardık. Günde 2-4 Sepet ürün alırdık. Bir sepet ortalama 10 kilo gelirdi. Kardeşlerim daha çok alt dalları toplar üst dalları bana bırakırdı. İncirlereri sapına çengel bağlı kovalara toplardık. Çengel, kovaları dallara asmayı mümkün kılardı. Bir elinizle tutunup öteki elinizle incir toplamanız gerekiyordu. Yetişilemeyen yerler için bir bir buçuk metre uzunlukta ağaç çengellerimiz olurdu. Ancak incir dalları çok kırılgan olduğundan belirli bir açıyı tutturamazsanız kırılırdı. Ayrıca iki eliniz olduğundan sağ elle çengeli çektiğinizde dal kırılmadan gelirse inciri deforme etmeden koparmak için 3. bir ele ihtiyacınız olur. Sol elle ağacı tutmak zorundasınız. Yerden 3 ila 10 metre yukarıdasınız çoklukla da rüzgar olur ve tüm ağacı sallar. Buyurun size bilmece. Nasıl yapacaksınız? Çiftçilerin çoğu bunu yapmaz bırakır. Yani ağırlığını kaldırmayan uç dallar bırakılır. Ben hiç bırakmadım. Bırakılan ürün hem boşa gider hem sinek yapar. 10 yıl süreyle yapmış oldum incir toplama işinde tam bir virtüöz olmuştum. Diğer meyvelerde de aynı derecede ustaydım. Çengeli, dalı çektikten sonra ağacı tuttuğum kolumla vücudum arasına sıkıştırır sabitlerdim. Bu çok zor bir manipülasyondur. Benden başka yapan var mıydı bilmiyorum. Bu usulü kimseden öğrenmeyip kendim uydurmuştum. Bizim evde başka yapabilen yoktu. Hatta farkında bile değillerdi. Arada dallar var. Yukarıda ne olduğu aşağıdan görülmezdi. Diğer usul çok tehlikeliydi. Bir elinizle çengeli kullanır diğer elinizle inciri koparırdınız. Ancak ağaca tutunmadığınız için, bir ip cambazı gibi dengenizi korumak zorundaydınız. Dengeniz bozulduğunda en yakın dalı tutmak bir zorunluluktu. Yoksa düşerdiniz. Çiftçilerin bazıları böyle ölüyordu. Kuru incir yapanların böyle bir riski yoktu. Onlar incirleri toplamaz düşmesini bekler. Onun için taze incir en pahalı meyvedir. Arzı çok azdır. Bir kere düşmüştüm. Bel kemiğimin darbe alan yeri soğuk havalarda hala daha ben buradayım diyerek bana selam gönderir. İkinciyi yaşamadım. Bütün bu işleri okul dışındaki zamanlarda bitirmek zorundaydım. Allah'tan okullar açıldığında havalar genelde serindi. Öğleden sonra da incir toplayabiliyorduk. Toplanan incirleri babam sepetlere dizerdi. Ben de eşeğe sarar Bornova'daki Nusret Çağlı kabzımal hanına götürürdüm. Mallar hana bırakılır, ertesi günü açık arttırma ile satılırdı. Bornova'da bir ara 3 tane kabzımal hanı vardı. Ova yok oldukça önce ikiye sonra bire indi. Ben üniversiteye giderken bahçemizde satacak fazla bir ürün kalmamış ağaçlarımızın çoğu kurumuştu. Çiftçilikten ayrıldığımda ovadaki ağaçüstü emekçilerinin en iyisiydim. Hala özlüyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS