1 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - BANDONEON

1800'lü yıllarda Avrupa'dan Güney Amerika'ya göç dalgasıyla gelenler yaşam tarzlarını ve kültürlerini de beraberinde getirmişti. Bütün göçmenlerin ortak bir kaderi vardı. Dağ gibi ümitleri çoklukla batağa saplanırdı. Bandoneon da Arjantin'e onlarla birlikte gelmişti. 3000 civarında parçadan oluşan, akordiyonla karıştırılan Alman kökenli bir enstrümandır. O çağlarda, genelevden çıktığı için, elit kesimin alt kültür olarak gördüğü ve ayıp, günah, yasak kabul ettiği Tangoya ruh vermiştir. Paris sosyetesinin olağanüstü ilgi gösterdiği bu dans Arjantin elitlerini de hizaya getirdi. O zamandan bugüne Tango fırtınası hiç dinmemiş, hızlanarak devam etmiştir. Kırmızı ve siyah kostüm giyer. Hayatın resmini çizerken, ölümün türküsünü söyler. Subay olduğu 1930'lu yıllarda, İstanbul'da kursuna giderek Tango öğrenen babamın, bunu anneme de öğreterek çevresine gösteriş yaptıklarını duyardım. Ama tangoyu görsel olarak ilk kez Marmaris Lidya Otel de gördüm. 9. ulusal dermatoloji Kongresi 20 - 24 Eylül 1982 tarihinde orada yapılmıştı. Veda kokteylinde, kongre dışından bir turist çiftin dans pistinde, orkestranın çaldığı Tango ile uyumlu figürleri gözümden kaçmamıştı. Sıcağa rağmen Tango'nun ruhuna uygun giyinmişlerdi. Fransıza benziyorlardı. Öyle kombinasyonlar uyguluyorlardı ki, adeta uyumun şiiri yazılıyordu. Pistten ininceye kadar onları izledim. Hatta bittiğinde üzüldüm. Saatlerce bıkmadan seyredebileceğim kadar güzeldi. 1970'li yıllarda vefat eden Anibal Troilo, pek uzun olmayan ömrüne sığdırdığı yüzlerce bestesini, pichuco yani ağlayan bebek ismini verdiği bandoneonuyla yapmıştı. Çevresinde bu enstrümanı ondan çok daha iyi çalanlar olmasına rağmen, o hepsinin önüne çıkmıştı. Bandoneonu çalmıyor,sanki ona sarılıp gözyaşları içinde birlikte Tango yapıyordu. Çok çeşitli biçim ve figürleri zaman içinde katlanarak arttı. Ayrıca kendi ruhunuzu katarak yorumlayabiliryordunuz. Üst limiti yoktu. Yine geçen yüzyılda yaşamış, en bilineni libertango olan,1500'ü aşkın Tango'nun bestecisi Astor Piazzolla da bir bandoneon virtüözü. Çok bilmiş bir gazete muhabiri kendisini kıstırmış. Üstad, neden neşeli besteler yapmıyorsun yollu bir soru sormuş. O da dönüp, bayım, bandeneonum gülemiyor diyerek cevaplamış. Bandoneondan sadece hüzünlü melodiler dökülürdü. Çoğumuzun hayatından akıp gidenler gibi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS