19 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - YARIM ASIRLIK FOTOĞRAFIN PEŞİNDE

Levent Ünsal kardeşimin çok güzel söylediği ve terminolojik olarak benim aklıma gelmeyen en uygun kelimeyi hatırıma getirdiği için ona teşekkür ederim.Hepimizin yaptığı gibi bazı olayları O gün, o saniye çözemeyebiliyoruz, daha doğrusu anlayamıyabiliyoruz. Sonra ne yapıyoruz? Arama motorunu çalıştırıyoruz. Benim gibi cep telefonu internet vesaire gibi teknolojik devrime uzak kalmış kişilerin hemencecik bulabileceği bir kelime değil. Ama yeni nesil bunu ezbere biliyodur. O kadar çok başvurduğum bir işlemin, şimdilerde ki adını öğrendiğime memnunum. 3 fen D sınıfının havasını solumuş kardeşlerimden rica ediyorum. Yarım asırdır arama motorunda kayıtlı ve bekle ikonu ile karakteristik bu Sezai Dede ya da Zekai Dede ya da her ikisi değilsede, her neyse, sınıfımıza aylarca sonra gelip, birkaç hafta gül yüzünü gösterip, sonra da kaybolan bu kardeşimiz kimdi? Daha sonraki yazılarımda da anlatacağım gibi, 70 lik ömrümün hatırladığım kadarki kısmına o kadar çok arama motoru işlemi sığdırdım ki inanamazsınız . Bu yaşıma kadar gelmeseydim birçoğu cevaplanmış olmayacaktı. Bu Sezai Dede, binlerce maddenin, karşısında eksi işareti kalmış, birkaç madde arasında. Yapılacak işler arasında eksik kalanlardan bir tanesi de yine üç fen D sınıfının son günlerinde çekilmiş olduğumuz hatıra fotoğrafı bende yok. Son dersi yaptığımız günden bir önceki gün herkese dağıtılmış. O gün çok hastaydım. Gelemedim. Bir sonraki gün, sadece o fotoğrafı almak için, bütün gayretimi toplayıp ayağa kalktım. Okula gittim koca sınıftan on kişi ya var ya yok. Onlarda, devamsızlıktan kalma sınırındakiler. Sen de mi devam korkusuyla geldin diye sordular. Sınıf fotoğrafımı almak için geldim dediğimde, o iş dün bitti dediler. Fazlalık olup olmadığını sordum. Olmadığını söylediler. Hiç değilse fotoğrafı görmek istedim. Baktım hepsinin eli boş. Sadece gövdelerini getirmişler. Fotoğrafların dağıtıldığı gün hasta olduğum için yaptığım devamsızlık o yılın ilkiydi. Bari 2 olsun dedim. Öğretmen girmeden dersten çıktım. 3 fen D ve Atatürk Lisesi'nde ki son günüm buydu. Bugüne kadar, her aklıma geldiğinde konunun peşine düştüm. Şu ya da bu nedenle sonuç alamadım. Aslında, fotoğraftan çok o fotoğrafı görmeyi istiyordum. O sınıfın benim için anlayamadığım bir büyüsü vardı. Gidemediğim gün, fotoğraflar dağıtılmadan önce, herkes birbiriyle güle oynaya vedalaşmış. Tek tesellim , devamsızlık sınırında olduğu için vedalaşıldıktan sonraki gün de gelmek zorunda kalan o kardeşlerimle vedalaşıp halinize şükredin, benim bir sınıf fotoğrafım bile yok dememle neşelenip burukluklarını bir nebze unutmaları idi. Hatta kalmamı isteyenler oldu. Fakat ben de fotoğraf konusunda buruktum. Yahu insan gelmeyen var mı yok mu diye bakmaz mı, ya da birisi, gelmeyenin fotoğrafını emanetine almaz mı diye çıkıştım. Size kolay gelsin, hak ettiğiniz yalnızlığınızı birlikte yaşayın bakalım dedim. Ama yine de hepsine teker teker sarıldım. Birçoğunu bir daha hiç görmedim. Serdar Boyer kardeşimin kaybı o sınıftan aldığım ilk kara haberdi. Çeşme yolundaki bir trafik kazası, Mimarlık mesleğindeki ilk yıllarında onu aramızdan almıştı. Nur içinde yatsın.Tıp fakültesinde 6 yıl birlikte okuduğumuz, meslektaşım dahiliye uzmanı Selim Körezlioğlu, yakın zamanda aynı şekilde trafik canavarının kurbanı olarak aramızdan ayrıldı. Mekanı cennet olsun. Hayatta olanlara gönül dolusu selamlarımı gönderiyorum. Onlara, var ise hakkım helaldir. Onlar da helal etsin.

Yorumlar

  1. Yaşar Abi merhaba. Bu anıları senin sesinden dinlemek bizi çok mutlu eder. Bunun nasıl yapılacağı konusunu araştırıyorum. Ancak aklıma bir başka yol da geliyor. Ses kaydını çekip bana mail atabilirsin. Ben bu bloğa koyabilirim. Ne dersin?

    Hüseyin Canbulat

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS