22 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - CEP TELEFONU

Şu an, Blog denen ve sanal günlük anlamına gelen ve de benimle ilk günden beri kıyasıya boğuşan bu amansız rakip ile mücadele mi sürdürmekteyim. Lütfen işbirliği kelimesini bilerek kullanmadığıma dikkat ediniz. 1985 yılının sonbaharında evimize aldığımız telefon bizim ilkimizdi. Oğlum, İstanbul'a yüksek lisans eğitimi için gittiğinde, onunla irtibatı sağlayabilmek için hem eşim hem oğlum birer cep telefonu edindi. 4 yıldır, şu an elimde tutup blok yazmaya çalıştığım Smart basamağına gelinmiş oldu. Bunların hiçbirini kullanmadım. Yani konuşmak için. Aralarda zorunlu olarak, beni arayanlara cevap verdiğim oldu. Bunu yaparken de, yanlış yere basmak sureti ile yüze telefon kapanma gibi nahoş ofsayt pozisyonları da yaşadım. Yani alışmadık elde telefon kolay durmuyor. Başlarda yazmış olduğum birkaç yazı zemininde sarı renkler vardı. Ne yaptımsa düzeltemedim. Geçende oğlum eline aldı. Şöyle bir baktı. Birkaç tuşa dokundu.  Zemindeki, gözümü tırmalayan sarılar saniyesinde kayboldu. Nasıl yaptığımı sana öğreteyim dedi. Öğretme dedim. İç içe bir sürü simge var. Birini yaparken diğerini bozacağım. Bir de zihnime yük. Gözlerde bozuk. En iyisi, ben yine sağa sola atlama zıplama yapmadan ve başıma yeni gaile açmadan yerimde oturayım, mevzimi koruyayım. Zaten, arada bir, telefonuna ortak çıktığım için hafiften bozuk çalan eşim Ferhan hocanım ile ilişkileri de germeye gerek yok. Yani ben bu blogda misafir sayılırım. Kiracılar oturdukları evde fazla derin tadilatlar yapmamalı. Ne de olsa tapulu malları değil. Hatta, varlıklarını hissettirmemeyi ne denli başarabilirlerse kapı dışarı edilme riskleri o ölçüde azalır. Telefon isimli teknoloji harikasına hiçbir zaman alışamamışımdır ve sevmemişimdir. Şu anki varmış olduğum, dıştan bakıldığında kaplumbağa hızı ile kıyaslanabilecek nokta, benim için roket hızı  mertebesindedir. Bildiğim,yaptığım, yapabildiğim ve yapabileceğim şeylerin uç sınırındayım. Fazlasını zorlayamıyorum. Spontan gelişmelere kapalı olunamaz. Fakat isteklerimi çekincelerimin önüne koyamıyorum. Zaman içinde, bloka resim eklemeyi, ikili özel yazışmalar yapabilmeyi, hatta, boşta duran hekimliğimi, danışmanlık olarak, isteyen herkesin hizmetine sunabilmeyi ümit ediyorum. Şimdilik elimden gelen şey, yaptığımdır. Belki bir telefonum bile olabilir. Cep telefonunun ilk çıktığı yıllarda,bir yakınının hastalığını takibini üstlendiğim bir arkadaşım şirket telefonlarından birini zorla cebime sokuşturdu. O zamanlar pin kodu diye bir şey vardı. Onu da telefonun üzerine etiketlemiş. O telefon 3 yıl kadar cebimde dolaştı. Bir tek sefer bile kullanmadım. Arkadaşım hafiften kızdı. Sen iflah olmazsın kardeşim dedi ve telefonunu geri aldı. Teknik konular, en büyük fobim olmaya devam ediyor. Kayıt kuyut gerektiren, hiçbir tarakta bezim yoktur. Emekli sandığındaki üyeliğim dışında devletle de hiçbir işim yoktur. Hiç kullanmadığım ve 30 yıl önce kaybetiğim ehliyetimi de yenilemedim. 57 yaşındayken, ihtiyat yedek subaylığından da ihrac oldum. Emekli olduğum 2013 yılının Nisan ayından beri hekimlikle de ilgim yok. 2016 Ekim ayında ziyaretine gittiğim, fuardan koşu arkadaşım, İzmirli levanten ve voleybol genç milli takımımızın kaptanı, şimdilerde Radyo Karavanın, fenomen Ayça Şen ile birlikte eş başkanlığını yapan Antonio Drossa'nın çaktırmadan, radyosunda yayınlanan Geçmişten Tıngırtılar projesine beni de entegre etmesini saymazsak, herhangi bir sosyal ortama da girmedim. Bu programa 2019 yılının Ocak ayına kadar devam ettim. Her perşembe öğle saatlerinde, iki buçuk saat civarında süren bu programın kayıtları, zannediyorum patreon denilen bir yerde mevcut . Ben her yerde namevcut.

Yorumlar

  1. Yasar abi elinize saglik, cok guzel bir yazi olmus. Sesinizi hikayelerinizi, gecmisten tingirtilar da cok ozledik

    YanıtlaSil
  2. Yaşar Abi merhaba. Yine harika yazmışsın. Mesajını aldım, anladım. Teşekkürler. Seni seviyorum. Selamlar. Hüseyin Canbulat

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS