27 MAYIS 1949 İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ'NİN 7217 SAYILI RESMİ GAZETEDE İLANI

İlkokul 4. ve 5. sınıfı, 9 Eylül İlkokulu kütüphanesinde, kitaplık kolu görevi yaparak geçirdiğim 2 yıl boyunca, bütün hayatımın çatısı şekillendi. Ders saatleri dışında, gün doğumundan gün batımına kadar oradaydım. Orada okuduğum dergiler arasında bir tanesi özellikle çok dikkat çekiciydi. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinden bahseden bir yazı içeriyordu. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 10 Aralık 1948 tarihinde, 217 numaralı kararı ile tüm dünyaya, 30 maddelik, İnsan Hakları Evrensel Beyanname'sini ilan etmişti. Türkiye, bu beyannameyi, 6 Nisan 1949 tarihinde, 9119 numaralı bakanlar kurulu kararı ile kabul etmiş ve imzalamıştır. Karar, 27 Mayıs 1949 tarihinde 7217 sayılı resmi gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu 30 madde bugüne kadar, neredeyse bütün devletler tarafından kabul edilerek imzalanmıştır. İnsanlık tarihi boyunca düşünülmüş tüm ütopyaların sanki anayasasıdır. En bilinen ütopyalar, Thomas More, Francis Bacon, Aristo, Platon, Karl Marx ve daha binlercesi . İnsanoğlu yapısı gereği bireyseldir. Ama fakat lakin! Bireysel olarak doğsa da, bireysel olarak hayatına devam edemez. Hayatta kalabilmek için sosyalleşmeye mahkumdur, ve her mahkum gibi mutsuzdur. Yani sosyalleşmek ona dayatılmıştır. Sosyalleştiğinde, kanımca karşısına pentanoik bir denklem çıkmıştır. Yani 5. dereceden bir denklem. Rönesans döneminde, Venedik şehri ,matematik dehalarının yaşam alanıydı. Kübik, quadratik denklemlerin üstesinden geliyorlardı. Ama 5. dereceden denklemlerle ilgili bir fikirleri yoktu. 300 yıl boyunca da bir fikirleri olamadı. 20 yaşındaki bir Fransız matematik dehası Galois, düelloda öldürüleceği son  sabahının gecesinde bu denklemlerin çözülemeyeceğini ispatlamıştı. İnsanoğlunun ideal siyasal düzeni zannımca 5. dereceden bir denklemdir. Sosyalleşmek bireysel hakların bir kısmından vazgeçmektir. Bu özgürlüğü yok eder. Yani yaşamak bir orman gibi kardeşçesine ve bir ağaç kadar hür kalarak görüşü, bir şiir hoşluğu içinde, ağacın gıdasını aldığı köklerin aynı zamanda onun topraktan hiç kurtulmayacak olan prangasını anlatır. En üst, yani limit ideal; her insan bireysel olarak yaşayacak ve kendi siyasi sistemini kendi temsil edecek. Bu da karşımıza 8 milyar bireysel siyasi sistem çıkarıyor. Çünkü 8 milyar insan demek, 8 milyar bireysel, 8 milyar siyasi birim demek. Her gelişmiş beyinli insan, kendi çapında bir dehadır. İnsan sadece gelişmiş, 2 üzeri 10 milyar kapasiteli  bilgisayar değerinde bir beyin taşımaz, ona paralel değerde bir de vicdanı vardır. O vicdan bundan 70 yıl önce 30 maddelik bir anayasa yaratmıştır. Gerçi bugün bu 30 madde onu ifade eden rakam ve harflerle hapsolunmuş, hayat bulmamıştır. Dünyayı yöneten gücün yani paranın sahibi 4 ailelik mafya bu 30 maddenin hayata geçmesine fırsat tanımamıştır. Dolar, saltanatına devam ettiği müddetçe de tanımayacaktır. Ancak, hiçbir zulüm sonsuza kadar devam edemez. 70 yıl önce, teorik olsa da, 30 maddede vücut bulan insanlığın ortak vicdanı, bu anayasayı, birgün hayal olmaktan çıkaracaktır.

Yorumlar

  1. filozofisinin tadı hürmetine iki kez okudum. Hü dost...

    YanıtlaSil
  2. Yaşar'ım.
    Tarih birikimin ve sosyal bilincin, göz kamaştırıcı.
    Okudum, aydınlandım,
    zenginleştim.
    Levent

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS