3 MAYIS 2019 GÜZELBAHÇE İZMİR RADYO KARAVAN

Bugün, yaş haddinden emekliye ayrıldığım Radyo Karavan'a saat 10.30 civarında misafir oldum. Geçmişten tıngırtılar programına katıldığım günlere nostalji bağlantısı mucibince, Üçkuyular'dan Güzelbahçe'deki Radyo karavan evi Ayça Şen ve Tony'ye kadar yürüdüm. Askeri bölgedeki 3 kilometrelik kısım yine kaldırımsız ve yine çok tehlikeliydi. Benim yaşımdaki ve son olarak da her iki gözünde %50 katarakt tespit edilen bir kişi için daha da riskliydi. Yağışların çok iyi gittiği bu yıl, İzmir hakikaten görmelere değer. İzmir'in dağları yeşilin her tonuyla olağanüstü bir halı dokumuş. İstanbul'dan İzmir'e göçenler hiç de haksız değil. Şu izmir nasıl bir yer? Radyo karavana ulaştığımda, radyonun başkanı Ayça Drossa ve ikinci başkanı Tony ve misafirleri Mehmet Bey sabah programının son düzlüğündeydi. Radyo Karavan'da birlikte program yaptığımız konuk arkadaşların hepsiyle çok kolay kaynaşıyor duk. Mehmet Bey ile de öyle oldu. Gözlerinde güneş gözlüğü vardı. Göz teması kurabilmek için, çıkarabilir mi diye ricada bulundum. Oğlumdan 1 yaş büyük yani 1976 doğumlu, Hollanda'da inşaat sektöründe büyük başarılara imza atmış bu gurbetçi kardeşim, yaşıma hürmeten gözlüklerini hemencecik çıkardı. Çok duygusal olduğu için ve bizim programlarımızda da zaman zaman duygu seviyesi çok yükseldiğinden,bu kardeşim de ağlama riskine karşı bir önlem olarak gözlük takıyormuş. Kimseyi Ağlatmamaya çalışarak, laylaylom şeklinde programı tamamladık. Ancak inkitaları oynarken Atatürk Lisesi'nden Okul arkadaşım Müjdat Bey kardeşim ve saygıdeğer eşi Nilgün Hanım ellerinde pastalar, çörekler, sarmalar ile programa katıldı. Meğer Tony ile dün akşam telefonda benden bahsetmişler. Bugün hep birlikte buluşunca hayretler içinde kaldık. Nilgün Hanım, engin kültürü ile bu olayı, "hissi kablel vuku" olarak tanımladı. Bizde bu Kelimenin doğru kullanımını, böylece bugün öğrendik. İnşallah doğru yazmışımdır. Mehmet beyle de son saniyede tanışmış noktayı koymadan önce kaynaşmışlardı bile. Radyo Karavan, tek organizma gibi hareket eden binlerce kişiden oluşmuş yekvücut bir STK özelliği taşıyor. Son dakikalarında katıldığım programda, uzun bir aradan sonra, hiçbir zaman yüzlerini görmediğim ama zihnimde hepsine en güzel simaları yakıştırdığım bu insanların sevgisini moleküler seviyede içimde hissettim. Herkes nasıl anlar bilmiyorum ama Sinerji denen şey bence bu. Emine hanımın nazik yorumuna ayrıca teşekkür ediyorum. Programdan sonra, Müjdat Bey, Nilgün Hanım ve Mehmet Bey ile kutlamalara geçtik. Dünün miniği, bugünün arslanparçası, Ayça'nın biricik oğlu Memet bir rüyayı gerçekleştirmişti. Fransa'nın Lyon kentindeki, ESMA giriş ve kayıt hakkını kazanan ilk Türk oldu. Bu öğretim yılı sonunda liseyi bitirip 5 yıllık bir eğitim için Fransa'ya gidecek. 5 ana dilinden biri Fransızca olan Tony'den öğrendiğime göre, Ecole  Supsrior Metiner Artistique kelimelerin toplamını ifade eden ESMA, sanat meslekleri Üniversitesi anlamına geliyor. Bu olay hepimizi çok mutlu etti. Müjdat Bey beni ve 1967 yapımı The Graduate filmindeki Dustin Hoffman uyarlaması Mehmet Bey'i arabasıyla Üçkuyulara bıraktı. Tabii ki Dustin Hoffman ve Mehmet Bey arasında hiçbir benzerlik yok. Mehmet Bey 1.90 boyunda 43 yaşında masmavi gözlü enine boyuna bir dev. Ama olay neredeyse ortak.
İşte arada böyle güzel günlerimiz de oluyor. Yaşam finalimizin son düzlüğünde, dilerim herkesin bol bol böyle günleri olur.

Yorumlar

  1. Yaşar Ağbi merhaba. Dünkü programı dinledim. Aylar sonra Radyo Karavan’da sesini duymak çok güzeldi. Keşke tekrar program yapsan Radyo Karavan ‘da. Seni çok özledik. Selamlar. Hüseyin Canbulat

    YanıtlaSil
  2. Yaşar bey ..Abi.. size nasıl hitap edecegimi kestiremedim ...Hayatımda karşılaştığım en sıra dışı insansınız ...Size hayran kalmamak mümkün degil ...Zorlukları ve kötülükleri inadına iyiliğe ve güzelliğe çevirmeyi başararak en zoru başarmışsınız..her programınız bir ders niteliğinde...sizi çok özledik..keske dönseniz ...

    YanıtlaSil
  3. Yaşar'ım iki gözüm, canım ciğerim merhaba.
    Bakalım bu gün İzmir Atatürk Lisesi pilav gününde seni görebilecek miyim.
    Radyo karavanda yapmış olduğun programların, ses kayıtları içeren bir site, blog vb varsa,
    ben de seni dinleyebilirsem, çok mutlu olacağım.
    Gözlerinden öperim.
    Levent.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Levent bey merhaba.

      http://www.aycaevhali.com/?s=Geçmişten

      Sil
  4. Yaşar Abi genc bir meslektaşınızdan sevgiler saygılar. %50 katarakt moralinizi bozmasın, anlaşılan farkinda bile değilmişsiniz. İnsallah bir gun beraber şansimız olur.

    YanıtlaSil
  5. Bir de sığ suda boğulma ile ilgili bulduğunuzu paylaşirsanız sevinirim. Toni Bey pek ilgilenmedi arada kaynadı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yoruma cevap yazmayı 15 dakika önce öğrendim. Size yazdığım cevapla üçüncü olacak. Şu an, olup olmadığını anlayamıyorum. Sevgiler.

      Sil
    2. Olmuş abi. Sığ su meselesini de yazarsanız tam olacak

      Sil
    3. Sığ su boğulması konnusunda yapacağım yazıyı kafamda toparlıyorum. Araya Tuncer'in acısı da girdi.Unutmuş değilim. Sevgiler.

      Sil
  6. Sevgili Yaşar abi; ben İzmir Bergama doğumlu İstanbul ve yazları İznik'te yaşayan Fatih. Eşimin Ayça hayranlığı ile dinlemeye başladığımız Karavan'ın sizin doruğa çıkardığınız 'geçmişten tıngırtılar'' ile hastası olduk. Ne yazık ki programın katılımcılar ile format değiştirmesi sizi gücendirdi, bizi de soğuttu.
    Hayırlısı diyelim...
    Size yine Toni kardeşimiz sayesinde ulaştığımız için ona da şükran duygularımızı iletelim.
    Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabını okurken sizleri de dinleyerek gelişmeyi sürdürdüğüm İznik'te bir yıl önce yaz günü başladığım ''Barışçı İnsancıl Sistem'le İNSANLIK NASIL KURTULUR'' adlı kitabımda sisin de saygıyla teşekkürü borç bildiğim katkınız büyüktür.
    Bin yıllardır varlık ve iktidar hırslarıyla birbirine ve tüm canlılara zarar veren biz insanların neyi atladığımızı beş yıl kadar tüm düşünür ve bilim insanlarımızı okuyarak bulmaya çalıştım.
    Yazmaya başladıktan sonra da, bulduğum yönetim ve yaşama şeklini düşünürler bulmuş mu diye elimden geldiğince tamamının yazıtlarını inceledim.
    Gustave Le Bon ve Alfred Adler gibi toplum ve insan psikolojisini derinden inceleyen bir çok bilim insanının görüşlerini emeklerine saygıyla okudum.
    Düşünürümüz Farabi'nin ilk önerdiği ''Tek Dünya Devleti'ymiş gibi yönetim''in benim yazdığım yaşama şeklinin sonucuyla benzeştiğini, Kant'ın da ''devletler üstü gücün önemi'' görüşünün aklı ve beni doğruladığını gördüm.
    Montesquieu'nun kuvvetler ayrılığı veya eski Yunan'dan buyana uygulanan Demokrasi ve Cumhuriyet yeterli olsaydı bu halde olmazdık!...
    Halkın iradesini halkın aldanmasına engel olarak nasıl bir yönetim şekli ile gerçekleştirebileceğimizi yazdım.
    Sokrates, Descartes, Hume, Comte, Durkheim, Rousseau, Locke gibi bir çok düşünürün çalışmalarını da değerlendirerek örnekler ve karşılaştırmalarla insanlığın neden barışçıl yaşayamadığını ve nasıl olabileceğini yazdım.
    Yazıtımı değerlendirme zahmetinde bulunmanızı gönülden rica ediyorum.(taslak halindedir)
    Bilgi verirseniz mutlu olurum.
    Saygılarımla, Fatih Söyleyici fth_sy@hotmail.com Gsm 05511122144

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Fatih, sabah yürüyüşlerimde bahsetmiş olduğunuz eserinizi düşünüyorum. Araya sevgili Tuncer'in acısı girdi. Bir tohum atmışsınız. Yeşermiş. Boy atmış. Çiçek açmış. Meyve vermiş. Artık hasat zamanı. Kimseyi işin içine katmayın. Bu aşamada yapılan her müdahale, pişmiş aşa katılan su olacaktır. Ben size inanıyorum. Bahsetmiş olduğunuz süreç beni böyle düşünmeye sevk etti. Siz de inanın. Böyle bir cevap yazmayı ilk kez denedim. Kurcalarken yanıtla diye bir düğme gördüm ve yazdım. Dilerim olur. Şu anda, telefon ekranında minik klavyenin üst tarafında, sağda yayınla diye bir yazı var. Herhalde oraya basmam gerekiyor. Bakalım ne olacak? Basmadan önce, eserlerin yaratılması sürecinde müdahale ile ilgili bir yazı yazıyordum. Bitmek üzere. Onu da ayrıca yayınlayacağım.

      Sil
    2. Merhaba Yaşar abi; üzülerek öğrendiğim acı kaybınız biz insanların ileri yaşlara geldiğimizde sıkça karşılaştığımız, yine de yürekçe burkulduğumuz gerçeklerdendir. Üzüntünüzü eşduyu ile paylaşıyorum!...
      Babam ve annem Narlıdere Devlet Dinlenme Huzur evinde kalıyorlar, iki ayda bir eşimle ziyarete geliyoruz. Mail adresi ve benzeri ile size kitabın taslağını gönderemezsem, geldiğimde A4 basılı taslağını verebilirim, nasıl uygun görürseniz.
      Kitabı Kültür ve Turizm Bakanlığı'na tescil ettirdim, ana yapısı değişmez, ancak önerilerle kendi düşüncelerimin gelişmesi olası olabilir.
      Okuyup eleştirmenizi çok önemsiyorum; bu hali ile daha çok bilgi edinilebilen bir araştırma kitabını andırdı. 21 bölümden oluşuyor; her bölümü insanlığın daha iyi anlayabilmesi için kurgulayıp küçük kolay kitaplaştırmayı düşünüyorum.
      Dilerim insanlığa, insancıllığa yakışan yaşama biçimini anlatabiliriz ve umarım Barışçı İnsancıl Sistem'in getireceği hızlı bilimsel gelişmelere bir an önce kavuşabiliriz.
      Saygılarımla,

      Sil
  7. Yaşar abi, radyo karavan günlerini bilmiyordum. Geçen hafta perşembe günü ofise gelmişsin ama görüşemedik. Radyo programlarını dinlemek isterdim. Yazın için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Sabahattin, 2016 sonbaharında 2019 yılının Ocak ayına kadar Radyo Karavan'da, 13.30 - 15.30 saatlerinde Geçmişten Tıngırtılar isimli bir programa katılmıştım. Radyonun arşivinde galiba mevcut. Yorumlarda herhalde linki var. Sevgiler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS