MÜZİK

Müzikle ilgili o kadar çok söz söylenmiştir ki, bana söyleyecek pek bir şey kalmamıştır. Kanımca, bu sözlerin içinde bir tanesi çok öne çıkıyor. Müziksiz hayat bir hatadır diyor Friedrich Nietzsche. Hiçbir insan yoktur ki, müzik sevmesin. Dilsiz olanların çoğu aynı zamanda sağırdır. Körlükten daha kötüsü ne olabilir diye düşünen, bu düşüncesini bir kere daha gözden geçirsin. Müzik dünyasında,milyonların gönlüne girmiş, bir sürü görme özürlü sanatçı var. 1950'li yıllarda, Bornova'da ,kör Mustafa diye bildiğimiz bir keman sanatçısı vardı. Düğünlerde müzik yapardı. Ailesi bir Girit göçmeniydi. Nasıl kör olmuştu bilmiyorum. Kendinden küçük olan kardeşi Kemal, berber, büyük olan Cemal ayakkabı tamircisiydi. Onlarla diyaloğum vardı. Ama görme özürlü Mustafa abi koyu renk gözlüklerini gökyüzüne dikip, yanında kolunda gittiği kişiyle yürürken, özenle uzak durur, ona yol verirdim. O haliyle hiç boş oturmaz, çalışır ailesini geçindirirdi. Eşi de kendi gibi görme özürlüydü. Ama 3 tane sapasağlam, aslan gibi evlat yetiştirdiler. Müziğin yapı maddesi ses, titreşen bir cismin boyuna dalgalar yayarak enerjisini kulağımıza ulaştırmasıdır. Kulak zarımıza çarpan bu dalgalar, çekiç örs üzengi kemikleri  üzerinden iç kulağa iletilir. İç kulak olayı beyine ulaştırır. Beyin bu etkimeyi işleyerek, algılar. Düzensiz frekanslı sesler gürültüdür. Düzenliler ise konuşmadır, müziktir. Güzel konuşmayı dinlemeye doyamayız. Sıradışı bir doğal yetenektir. Güzel ses ise onun da ötesinde bir yetenek. Müzik, güzel seslerin, matematikle karşılaşıp en üst mertebeye ulaşmasıdır. Konuşmasını bilmezden çok önce müziği biliyordum. Beynime ne zaman girmişti bilmem ama, ezanı ve Osman Nihat Akın'ın nihavend bestesi, Bir ihtimal daha var şarkısının tamamını ezbere biliyordum. Herhalde 1950'li yılların başı ve ben de bir kaç yaşındaydım. Ezanı minarelerden duyuyordum. Şarkıyı annem ben susayım diye, ninni niyetine söylermiş. Annesi Türkçe bilmediği için, hiç ninni duymamış. Sesi çok güzeldi. Bir sürü de şarkı bilirdi. Onu şarkı söylerken dinlemek benim için en büyük zevkti. 5 yaşındayken kaybettiği babası, Atatürk'ün manastırdaki askeri liseden sınıf arkadaşı, İmam Ali Rıza, ona sadece bu güzel sesi miras olarak bırakabilmiş. Üniversiteye başlayıncaya kadar, müziği sadece, sağdan soldan, kulağıma çarpan sesler olarak dinledim. Evimizde elektrik yoktu ve hiç olmadı. Radyodan daha önce pilli bir pikap edindim. Bu çanta şeklinde, plastik ağırlıklı, 45'lik, 78 lik ve long play çalabilen bir pikap ve onun hoparlör görevi yapan kapağından ibaret, çok sade fakat fonksiyonel bir cihazdı. Philips markaydı. Yeni bir ev açana kadar onu kullandım. Yani Doktor oluncaya kadar. 1970'ten, herşeyin yeddiemin depolarına gittiği 1990'lı yıllara kadar oluşturduğum efsane arşivime, Holy Mackerel'in Scorpio Red isimli 45'lik pilağını alarak başladım. 12,5 liraydı. Yok olduğunda, binlerce plak, kaset, makara bantlık dev bir arşivdi. İnanmayan olabilir ama öyleydi. O arşivi, her biri kendi çapında destanımsı öykülerden oluşan, bir süreçten geçerek, halı dokur gibi oluşturdum. İddialı konuşabileceğim tek konu belkide budur. Şu günlerde büllöz pemfigoid isimli bir bela ile boğuşan, Hasan Tokem, bunun canlı şahididir. Hasan Tokem ile tanıştığımda, Tıp Fakültesi 5. sınıftaydım. Benden bir kaç yaş gençtir. Teyze oğlu Hasan Yağcıbaşı ile birlikte, Bornova'nın tanınmış esnafı, Nurettin Cankay'a ait Foto Yüksel mağazasında, müzik bölümünü işletiyorlardı. Daha sonra, Düşüm Plak ve Parfümeri ismini verdikleri kendi işyerlerini açtılar. Onları tanımayan bir bornovalı yoktur. Daha sonra Hasan Tokem, Mehmet Tokem ile devam etti. Hasan Tokem, Hasan Yağcıbaşı ile teyze çocukları. Mehmet Tokem ile hem teyze hem amca çocukları. Hasan Tokem'in babaları altıkardeş. Anneleri de altıkardeş. Girit'ten göç etmişler. 2. Mübadeleyle. 1930'lu ve 40 lı yıllar yokluk, kıtlık, sıkıntı yılları. 6 çocuğu olandan yol vergisi alınmıyormuş. İşte her iki taraftan 6 çocuğun sırrı bu. Yani Hasan Tokem, gençliğimin minik Bornova' sında, Hemen hemen herkesle ucundan kıyısından akrabaydı. Benle akraba değil ama, akrabalarımdan çok daha önce gelir. Arşivimin oldukça ciddi bir kısmını ondan satın aldım. İsterim, nasıl olduğunu,  yorumlara girip, kendi anlatsın. Bir hafta önce, kendisini ziyaret ettim. Büllöz pemfigoid çok kaşıntılı bir hastalık. Teşhis de hemen konulamamış. Ancak biyopsi aldıktan sonra tanıya ulaşabilmişler. Genel duadır. Ve doğrudur. Allah hekime ve hakime muhtaç etmesin derler. Ne diyelim? En iyisi amin demek. Hasan Tokem'in benden bir ricası oldu. Arşivimin bir listesini bloğa yazmamı rica etti. Arşiv yok. Zihnimde ne kaldı ise yazıya dökmemi istedi. Kolay değil. Yaş yetmiş. Hafıza eskisi kadar keskin değil. Üstelik binlerce isim. Arkadaşımı kıracak değilim. Beyinlerin buharlaştığı bu sıcak günlerde, gönülleri serinletecek, onlarda meltem rüzgarları estirecek güzel şarkıları bulup,  hafıza yüzeyine çıkarmam lazım. Bu isimleri istiyor. Sınırsız interneti olduğu için YouTube'dan dinleyecekmiş. Ona, şu an ancak böyle yardım edebileceğim. Zaten son günlerde kabristana abone olduk. Hep acı içindeyiz. Bu motivasyondan çıkmak için de iyi bir bahane olacak. Dün hafızamı zorlaya zorlaya 20 isim çıkarabildim. Düşündükçe bir şeyler çıkıyor. Onları bir kenara yazıyor ve sıraya koyuyorum. Klasikten arabeske,rusçadan japonca'ya çok geniş bir yelpaze olacak. Ne kadar sürer bilmiyorum. Böylesine bir karışım, nasıl karşılanır hiç mi hiç fikrim yok. Ümit ediyorum ki, Hasan kardeşim beğenir. Ve ümit ediyorum ki kaybolmuş arşivimin bir kısmı yazıya dökülür.

Yorumlar

  1. Çok sevgili Yaşar'ım,
    Ben de sadece bir müzik aşığıyım.
    listeni buradan veya başka bir yolla ben de görmek isterim.
    https://www.youtube.com/watch?v=EMi6ipiJ9zE&list=RDEMi6ipiJ9zE&start_radio=1
    Bu eseri dinlemeni isterim.
    Gözlerinden öperim.
    Levent

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Levent , eser bir harika. Yorum daha da harika. Liste üzerinde çalışıyorum. Epey bir zaman alacak. Dilerim sen de beğenirsin.

      Sil
    2. Yaşar Abi arşiv listen için teşekkürler, yine çok güzel yazmışsın.Bende internetten indireceğim.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS