UNUTULMUŞ SALGINLAR

Net hatırlamadığım anılarımı tül perde arkası olarak niteliyorum. Retrospektif olarak düşündüğümde, 1953 ve 1954 yıllarına aitti. 1955 yılının ilkbaharında, tül perde arkasından hatırladığım Bornova Yenimahalle Çevik sokak 16 nolu evimizden, daha öncesini hatırlamadığım Bornova ovasındaki bahçemize taşınmıştık. Ailemiz 1912 Bornova doğumlu babam, 1924 Çanakkale doğumlu annem, 1940 doğumlu ablam,1949 doğumlu küçük ablam, 1953 doğumlu kızkardeşim ile 6 kişiden oluşuyordu. Bu Bizim ailemizin sabit katsayısı idi. Biri doğuyor biri ölüyor 6 rakamı değişmiyordu. Mayıs sonuydu. Ailemizle birlikte yaşayan evcil hayvanlar dışında, bir de kanımızdan beslenen parazitler vardı. Bunlardan hafızama yerleşen, ve farkettiğim ilk parazit sivrisinekler oldu. O kadar çoktu ki. Açıkta kalan her yerimizi kevgire çeviriyorlardı. Uykumdan kaşıntı ile uyandığım çoktur. Bu hayvanlar malarya diye bir hastalığı yayar. Türkçe'de sıtma diyoruz. Onlarca çeşidi olan bu hayvanlardan, anofelin dişi olanı en önde gelen taşıyıcıdır. Daha çok tropikal, subtropikal bölgelerde yaşar. Üreme alanları durgun sulardır. Yani bataklıklar. Bornova ovası, İzmir su ihtiyacına kolay çözüm için, yani su rezervi, İzmir belediyesince, derin artezyenlerle hortumlanıp kurutulana dek çok sulak bir yerdi. Bahçeler, tarlalar etrafında kazılan hendekler ile direne edilip, fazla su denize atılıyordu. Hendeklerde akıntı çok yavaştı. Kenarlarda kendiliğinden oluşan bataklık bitkisi diyebileceğimiz sazlıklar vardı. Bu kısımlarda sivrisinek ürüyordu. Allah'tan Sıtma Savaş dispanserlerinin öncülüğünde verilen mücadele ile, hastalığın önü neredeyse alınmıştı. Yoksa hiçbirimiz sağ kalamazdık. Sıtma Endemisi alıp götürürdü. Bu hastalık tarih boyunca insanları öldürmüştür. Dünya üzerinde, hala 250 milyon sıtmalı insan var, her yıl yarım milyonu kaybediliyor. İki asır önce Kınakına bitkisinden elde edilen Kinin ile tedavi ediliyordu. Daha sonra halen kullanılan sentetik türevleri keşfedildi. Bataklıkların DDT ile ilaçlanması hastalığı önlemede çok başarılı oldu. Ülkemizde bu hastalığa yakalananlara, büyümüş dalaklarından ötürü Dalaklı yakıştırması yapılırmış. Kinin ilacı bakkallarda da satılırdı. Gripin, Aspirin, vs de olduğu gibi. Cahil cesur olur. Kinin, o zamanlar, bazı kadınlar tarafıdan abortus amaçlı kullanılıyordu. Bunlardan biri de annemdi. Kardeşlerimin bazılarındaki gelişme kusurlarını buna bağlıyorum. Kendisinden öğrendiğime göre, bana hamileyken 3 kutu Kinin içmiş. Bu durum tezimi biraz zayıflatıyor. Annem son beşi, bizzat benim aldığım kininlerle, toplamda 10 düşük yapmıştı. Başkası olsaydı hayatta kalamazdı. Arnavut ninemin torunu hayatı boyunca bir kez olsun, ne nezle ne de grip olmamıştı. Hasta olup da yatarken hiç görmemiştim. 19. Yüzyıl boyunca Paris, Berlin, ve Moskova'da kolera endemileri yaşandı. Klasik müziğin efsane isimlerinden P.İ.Tchaikovsky bu salgına yenik düşenlerdendir. İyi ki o muhteşem balelerini tamamlamıştı. Babamın babasını şehit verdiğimiz Balkan savaşı sonrası oluşan muhacir akını sırasında Osmanlı devleti'nde de kolera endemileri yaşandı. Kolera adını duyduğumda, ilkokuldaydım. Okul binaları, Yavuz Selim ilkokulu hariç eski binalardı. Su içip, ellerimizi yıkamak için, okul bahçesindeki yan yana sarı musluklu çeşmeleri kullanıyorduk. Bir gün, su içerken, burnuma o güne kadar tanımadığım bir koku geldi. Suyun tadı da çok kötüydü. Su Klorluydu. Endemik koleradan bahsediliyordu. Daha sonraki yıllarda da bu kelimeye rastladım. O günün koşullarında tutulanların büyük kısmı ölüyordu. İzmir'de var mıydı hatırlamıyorum. Daha çok, içme suyuna, kanalizasyon suyunun karışması ile meydana geliyordu. Bugün bu hastalık can almaya devam ediyor. Daha çok tropikal bölgelerdeki yoksul ülkelerde görülüyor. Aniden başlayan ishal, su ve elektrolit kaybı ile ölüme neden oluyor. Artık, antibiyotik ve sıvı desteği ile tedavisi zor değil. Altyapı sorununu halletmiş refah ülkelerinde görülmüyor. Endemi  belirli yada sınırlı bir bölgedeki salgın hastalık için kullanılan bir isim. Endemik Akdeniz anemisi, Orak Hücreli anemi, Thalasemi aynı hastalığın isimleri. Salgın ile hiç bir ilgisi yok. Genetik bir hastalık. Bu hastalığın ortaya çıkması için, 2 taşıyıcı genin buluşması gerekiyor. Ülkemizde bu kan hastalığı genlerini taşıyan bir buçuk milyon insan var, 5000 tanesi Akdeniz anemisi  genlerini bünyesinde buluşturmuş durumda. Kansızlık dediğimiz hastalığın özel bir formu. Daha ağır olanlar Beta formu olarak değerlendiriliyor. Bu hastalığı taşıyan bebekler, 6. aydan sonra organlarında ağır hasarlar yaşıyor. Endemi, grekoromen kökenli bir sözcük. Öncelikli anlamı bölgeye ait, yöresel, yerli demek oluyor. Bir bölgeye ait bitki ve hayvanları tanımlamak için kullanılıyor. Ülkemiz endemik bitkiler açısından dünya şampiyonu. 3000 i aşkın endemik bitkimiz var. Belalı komşumuz Yunanistan 800 bitkisi ile Avrupa şampiyonu. Ülkemizde orkidenin her çeşidi var. Bu yumru köklü çiçeği çok severim. Köklerinden olağanüstü bir içecek olan sahlep yapılır. Yıllarca yurt dışına kaçırıldı. Daha önce kaçırılan zenginliklerimiz gibi. Ama artık yasak. Yurdumun güzel insanı, okuma yazma oranında olması gerekenin dörtte biri bir rakamla avunuyor. 1923'te sıfır olan bu rakam şimdilerde 5 rakamının üstüne çıkmış durumda. Bu düşman coğrafyada bu bir mucize. 1979 yılında Almanya'da çalışırken, Almanlar okuma yazma oranlarının 15'in üzerine çıkmasını kutluyorlardı. Ben göremem ama bunu gerçekleştirecek torunlarımızın torunları benim şimdiden onurumdur. Onlar,ülke zenginliklerini zengin Batıya kaptırmayacak. Bu düşman coğrafyada köle olmadan dik kalabilirsek, o zamanlarda, soyumdaki 3 şehit dedemin yanında, kemiklerim sızlamadan huzur içinde yatacağımdan eminim. 3 gün önce 65 yaş üzerindekilere sokağa çıkma yasağı geldi. Dilerim farklılıklarımızı bir kenara koyup, zihin, güç, yürek birliğiyle bu belayı aşacağız. Kendini yüksek görüp, diğerlerini aşağılayıp, ayrım yapanlar, görsünler. Virüs hepimizi aynı kefeye koyuyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS