KIDEM SIRASI

Tam hatırlayamadığım, fakat kendi dışımda farkına vardığım ilk şey annemdi. Sonra Güneş geliyor. 1955 yılının yaz mevsimi, Bornova ovasındaki bahçemizde iken, gün batımından sonraki zifiri karanlık çöküşüyle, kafamı gökyüzüne kaldırdığım bir gün, tepemde, boşluğa asılı, Ramazan kandilleri gibi, ışıl ışıl parlayan yıldızları fark ettim. Ay çoktan batmıştı. Yoksa yıldızları bu kadar farklı göremezdim. Kendime ilk soruyu sordum. Bu yıldızlar boşlukta nasıl duruyordu. Sonraki zamanda, kendime soru sormayı bırakıp, çevremdeki herkese, her fırsatta, aklıma takılan her şeyi sordum. Konuşmayı bilmiyor, ama soru sormayı becerebiliyordum. Öylesine ki, kimse beni yanında taşımak istemiyordu. Önce babam pes etti. Sonra ablam ve diğerleri. Sorduğum sorulardan illallah getirmişlerdi. Sorularımın çoğu fizikle ilgiliydi. Kocaman gemilerin suyun üstünde nasıl batmadıklarını, trenlerin, otobüslerin nasıl çalıştığından, uçakların nasıl düşmediklerine kadar her gördüğüm şeyi merak ediyordum. Baktım ki sevimsiz oluyorum; sustum. İlkokul 4 ve 5. sınıflarda, 9 Eylül ilkokulunun kütüphanesi bana teslim edilene kadar, kimseye pek bir şey sormadım. Sadece gördüklerimi seyretmekle yetiniyordum. Bu 2 yılda, tüm kütüphaneyi okuduktan sonra, sorup da cevap alamadığım her konuda bilgi sahibi oldum. Ve böylece konuşmaya da başladım. İşte herkesin yadırgadığı, kitap cümleleri ile konuşma şeklim böyle başladı. Üniversiteye gidinceye kadarki 6 yıllık süreçte, konuşma bozukluklarımı düzeltip güncel hayata adapte olmayı başardım. Farkettiğim şeylerden birisi de şuydu; yaşıyorduk ancak bu döngüyü biz belirlemiyorduk. Evrenin genel mantığı, ve bir akış biçimi vardı. Bu cansız varlık, biz canlılarla çok derin bir tezat içindeydi. Bununla birlikte, canlılarla aynı yapıda idi. Her ikisinin yasaları büyük bir uyum içindeydi. Bu iki benzemezden, ölümlü olanı, bir vardı bir yoktu. Ama devamlılık konusunda kusursuzdu. Acizliği ile birlikte, muhteşemdi. Canlıların ara maddesi virüs. 5 binin üzerinde çeşiti var. Tüm canlıların evrendeki bir proje olduğunu düşündüğüm zamanlar çoktur. Bu projede kilit görevi virüslerde. Onlar, cansız sistemin, canlılara yakın olan kısmında. Bize ne dost ne düşman. Ancak biz insanlar, daha doğrusu, bazı sapıklar, evrenin kadim dengesine çomak sokmadıkça, tamamımız yok oluncaya kadar, birlikte gül gibi geçinip gideceğiz. Besin zincirinin en tepesindeki biz insanlar, 1 gün ile bir asır arasında bir süre için dünyada kiracıyız. Her canlının kira kontrat süresi değişiyor. Değişmeyen tek şey; kira kontratını yaptığın gün, tahliye taahhütnamesini de  imzalamış olduğun. Descartes, düşüncenin gücünü varlığı ile özdeşleştirip, varlığına bağlamıştı. Bir dehaydı. Hekimlik konusuna da el attı. İnsanın, 150 yaşına kadar yaşayabileceğini hesapladı. İnsanın duyguları ile ilgili varsayımı dışında pek saçmalamadı. Passion ile ilgili açıklaması, maalesef çok acıklı bir zırva. Yeni ergen, İsveç Kraliçesi Christina' nın davetini geri çevirmemekle de çok büyük hata etti. Soğuktan nefret edip, Almanya'dayken kendini fırına kapatan bu adam, İsveç'in soğuğuna dayanamazdı. Kraliçenin sabah erken saatlerde ders alma ısrarı, ona ölüm getirdi. Fransız elçilik binası, saraya uzaktaydı. Kışın dondurucu soğuğunda, bu yolu arşınlamak intihar sayılırdı. Pnomoniden öldüğünde 53 yaşındaydı. Hesaplarından bir asır eksik yaşadı. İnsanların biyografileri yazılıyor. Son paragrafını virüslerin yazdığı ölümle biten romanlar. Birkaç asır önce ortalama insan ömrü 30 yılı pek geçmiyordu. Benim ailemde de bu rakam onlarla aynı. Günümüzde insan ömrü hekimler tarafından uzatıldı. Meslektaşlarım, kısaltma konusunda da fena değidir. Ömür uzadıkça, kalp damar hastalıkları, ölüm listesinin başına geçti. İnsanların sorumsuz davranışlarıyla, virüsler liderliği geri alacakmış gibi görünüyor. H1N1, bir DNA virüsü. Kendini değiştirip, başka bir kalıpla, bizle savaşına devam edecek. Cansız evrenin, canlılardan oluşan projesi ve virüsler, kazananı olmayan bir süreci götürüyorlar. Sonsuzluğun sonunda ne var bilmiyoruz. Kime selam vereceğimizi de bilemiyoruz. Selam, kıdemliye verilir. Kimin kıdemli olduğunu ise hiç bilmiyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS