VEEE PERDE

Ben, Bu dünyaya gözümü açtığımdan 5 yıl sonra, 15 yıl çiftçilik yapmış olduğum bahçemizde, bilinçli olarak, hayatın ne olduğunun farkına varıp, onun uğrunda vereceğim mücadele maratonuna başlamış oldum. Sonrasında geçen 65 yılın, her karesi beynime kazınmış bir film olarak hafızamda canlıdır. Etrafıma baktığımda gördüğüm, üç tarafı dağlar, bir tarafı denizden oluşan, dümdüz bir alanın ortasında yemyeşil bir cennetti. Bu topraklardaki anılarımın tamamını yazıya dökmek için, ne ömrüm ne gücüm yetmeyebilir. 30 Ekim cuma 14.51, birçok insan gibi, benim yaşantımı da, geri döndürülemez bir biçimde etkiledi. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor, yaşama sevincimi fark edemiyordum. Bir şeyler yazmaya başlamak için bir sebep bulamıyordum. Ta ki dün sabaha kadar. Yine bu topraklarda, benden 67 yıl sonra doğmuş, Ayda bebek, 91 saatten sonra, pandemi ile örselenen, 6.6 ile yerle bir olan, kapkaranlık dünyamıza, bir güneş gibi doğana kadar. Ben, hayatım boyunca, kimseye ibret olmamış, bir çoğunu da, kimsenin fark etmemiş bile olduğu, gücüm daha doğrusu güçsüzlüğüm göz önüne alındığında, destansı sayılabilecek mücadeleler verdim. Çoğunu hatırlamak bile istemediğim, bu anılar, okuyanlara ne katkı sağlar bilmiyorum. Bu küçük kızın, hayata tutunma azmi, sonrasında öksüz olarak devam edeceği hayatına, günlerdir gün yüzüne hasret gökyüzü rengi gözleri ile gülümsemesi, umudun şiiri, benim de 70 yıllık hayatımın sağlamasıydı. Hayatınız boyunca birilerinden, bir şeylerden öğrenirsiniz. Benim de bir sürü öğretmenim oldu. Sonuncusu Ayda bebektir. Annesi Fidan bugün toprağa verildi. Bu yılın başında, zannediyorum 25 ocak'ta bir yazı kaleme almıştım. Orada, 1974 yılı, bir dakika süren, 5.1 İzmir depremini anlatmıştım. Bundan 46 yıl önceydi. O zaman, bugün yıkılmış olan bu binaların yerinde hiçbir hasar yoktu. Çünkü oralarda, sadece ve sadece orada olması gerekenler vardı. Yani, Bornova ovasının, bereketli tarım ürünlerini yetiştiren bahçeler. O bahçeler, sonsuza kadar orada kalmalıydı. Ve bu muhteşem düzlük sebze ve meyvelerimizi vermeye devam etmeliydi. O uğursuz beton yığınları, o uğursuz ve muhteris eller tarafından, içinde, sevgi ve umutlarıyla sarmaş dolaş, evlatlarını yetiştirmeye çalışan Fidan annelere ve onların fidanlarına mezar olmamalıydı. O ovaya dikilen beton yığınları, geleceğin beton mezarlarıdır. O mezarlar kazılırken, temellerinden çıkan peynir kıvamındaki bereketli toprakları gördüğümde kederimden ağlamıştım. Çiftçilik yaptığım bu topraklar, meğer ne harika bir tarım cennetiymiş. Aklı olan, bu ölüm tarlalarında dikili beton tabutlarda oturmaz. Tabiat, kendinden çalınmış olan her ne varsa, bir gün geri alır. Geride de,yavrusuna, annesine, babasına, sevdiklerine doymamış insanların yarım kalmış kırık hayatları kalır. Trajedi biter. Perde iner.

Yorumlar

  1. Yaşar abi senin yazını tesadüfen bir gece vardiyasında ihtiyarlara yer yok filminin yorumlarını okurken farkettim benim gibi okumayla arası pek iyi olmayan birini bile blog yaźılarını bulup okuyabilmek için bir çaba içine soktun.eline yüreğine sağlık abi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okumayı bilmek, okumayı sevmenin kanıtı olmaya kâfidir. Veee İddaa ediyorum; Alzheimer'a karşı en etkili önlemdir. Gözlerinden öpüyorum.
      Sevgiler.

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Salgın bizleri ayırdı.
      Bornova'nın en delikanlı İnşaat Mühendisi Funda Kumova ve yine onunla böylesine uyumlu çalışan vede düzgün insanlar mangası olarak tanımlayabileceğim, Uyum Yapı Denetimin tüm kadrosuna geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
      Gözlerinden öperim.
      Sevgiler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

27 MAYIS CUMA 1960 BORNOVA İZMİR - İLK DARBE

EYLÜL 1965 ALSANCAK İZMİR - LİSE GİRİŞ SINAVI

11 NİSAN 2019 BAYRAKLI İZMİR - AYLA ERDURAN VE 1710 YAPIMI STRADİVARİUS